#smrgKİTABEVİ 12 Eylül Cezaevlerinde Yaratıcılık ve Direniş - 2023
Devrimci mücadele tarihinde ve alanında özgün ve özge bir çalışma olan bu eser, cezaevi tutsaklarının yokluktan varlık ve mucize çıkartan yaratıcı ürünlerine ve direniş yöntemlerine odaklanıyor.
12 Eylül döneminde cezaevlerinde üretilen eserler, kendine özgü yaratıcı bilincin, zekânın ve kişiliğin yansıması olmasının yanında, “direnmenin estetiği” diyebileceğimiz farklı ve değişik sanatsal etkinlikler kapsamında da pekâlâ düşünülebilen bir kendini var etme ve var oluş mücadelesinin ilgi çekici örneklerini sunuyor.
Farklı iletişim yöntemleri olarak, “havaya yazı yazmak”, “tık tık” haberleşme ağı ve daha birçok kendine özgü teknikler, yoksunluktan bir var oluş ve kendini var kılma biçimi olarak da tarihe, direniş tarihine kaydediliyor.
Cezaevlerindeki kültürel etkinlikler de aydın insanlar olan devrimci tutsakların “kendini gerçekleştirme” yöntemleri olarak dikkati çekiyor.
Örneğin, tutsaklara özgü tükenmez kalem üretimi, kitap çoğaltma yöntemleri, gazete kâğıtlarından masa-sandalye üretimi, yemek yapma ve tatlı yapma stilleri vb. var oluş ve direniş yöntemlerine, diyalektik yaratıcı bilincin harika eserleri gözüyle bakılabilir.
Cibaroğlu'nun bu çalışması, kolektif bir destan yazan mücadeleci devrimci tutsakların her koşulda mucize yaratan özgün ve özgür bilinçlerinin seçkin yaratıcı yapıtlarına odaklanıyor.
Ayrıca bu çalışma;
“Sanat baskıdan doğar.”
“Edebiyat, kritik zamanların verimidir.”
“Kültürel etkinlikler, kriz dönemlerinin birer yansımasıdır.”
Sözlerinin ispatı olan, öğretici somut bir örneklem.
Devrimci mücadele tarihinde ve alanında özgün ve özge bir çalışma olan bu eser, cezaevi tutsaklarının yokluktan varlık ve mucize çıkartan yaratıcı ürünlerine ve direniş yöntemlerine odaklanıyor.
12 Eylül döneminde cezaevlerinde üretilen eserler, kendine özgü yaratıcı bilincin, zekânın ve kişiliğin yansıması olmasının yanında, “direnmenin estetiği” diyebileceğimiz farklı ve değişik sanatsal etkinlikler kapsamında da pekâlâ düşünülebilen bir kendini var etme ve var oluş mücadelesinin ilgi çekici örneklerini sunuyor.
Farklı iletişim yöntemleri olarak, “havaya yazı yazmak”, “tık tık” haberleşme ağı ve daha birçok kendine özgü teknikler, yoksunluktan bir var oluş ve kendini var kılma biçimi olarak da tarihe, direniş tarihine kaydediliyor.
Cezaevlerindeki kültürel etkinlikler de aydın insanlar olan devrimci tutsakların “kendini gerçekleştirme” yöntemleri olarak dikkati çekiyor.
Örneğin, tutsaklara özgü tükenmez kalem üretimi, kitap çoğaltma yöntemleri, gazete kâğıtlarından masa-sandalye üretimi, yemek yapma ve tatlı yapma stilleri vb. var oluş ve direniş yöntemlerine, diyalektik yaratıcı bilincin harika eserleri gözüyle bakılabilir.
Cibaroğlu'nun bu çalışması, kolektif bir destan yazan mücadeleci devrimci tutsakların her koşulda mucize yaratan özgün ve özgür bilinçlerinin seçkin yaratıcı yapıtlarına odaklanıyor.
Ayrıca bu çalışma;
“Sanat baskıdan doğar.”
“Edebiyat, kritik zamanların verimidir.”
“Kültürel etkinlikler, kriz dönemlerinin birer yansımasıdır.”
Sözlerinin ispatı olan, öğretici somut bir örneklem.