Her şeyin insan ve insanlık için olduğu anlayışı, kişiyi yücelten bir olgunluk aşamasıdır. Eğitim, bilgi ve bilimle varılmak istenen çizgi, sağlıklı, mutlu ve güvenli yaşam iklimidir. İnsan haklarına dayanan demokratik yöntem bu amacın gerçekleştirilmesine en elverişli ortamdır. İnsanın doğuşuyla kazanıp ancak ölümüyle yitirebileceği, yaşamı süresince ancak geçici olarak durdurulabilecek, ancak demokratik toplum düzeninin gerekleri gözetilerek yine ancak geçici olarak sınırlanabilecek bu hakları her zaman, her yerde, her koşulda savunmak yükümlülüğü, bir yurttaşlık bilinci olarak kökleşmedikçe aykırılıklar sürüp gidecektir. İnsan haklarını anlayıp kavramak, onları benimseyip onlara sahip çıkmanın koşuludur. Haklar ve özgürlükler, insanlığın onuru ve erdemidir. Kendi insanlığına saygı bekleyen herkesin, insanca yaşamayı ilke edinmesi gerekir. Bu da insan haklarına duyarlı bir yaşamdır. Birer ulusal yaşam andı olan anayasalar, insan haklarını güvenceye bağladıkları, onu yaşama geçirdikleri ölçüde saygındır. İnsan haklarına yaraşır olmak, onları özümseyerek, doyasıya yaşamak için, onları kötüye kullanmaktan kaçınıp korumak ve güçlendirmek gerekir. Sözde savunmaların yararı yoktur. İçtenlikle ve eylemli biçimde insan haklarından yana olmak, uygulamayla kanıtlanmalıdır. Haksızlık, yolsuzluk, hukukdışılık, adaletsizlik, tüm aykırılık ve çelişkiler, üzüntü ve acı veren olaylar ancak yürekli ve gerçekçi atılımlarla önlenebilir. Sözde ve kağıt üzerinde kalan tanımlar, işlevler, somut biçimde yaşama yansımadıkça inandırıcı olamaz. Topluma katkı ilk görevdir.
Bu yapıt, insan hakları kavramının değerini, günümüze kadar geçirdiği evreleri, hukuksal ve anayasal düzenlemeleri, evrensel boyutuyla ve karşılaştırmalı örneklerle anlatmakta, bir kurum yapısıyla yarara sunmaktadır. -1.5.1997, YEKTA GÜNGÖR ÖZDEN (ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANI) (Önsözden)
Her şeyin insan ve insanlık için olduğu anlayışı, kişiyi yücelten bir olgunluk aşamasıdır. Eğitim, bilgi ve bilimle varılmak istenen çizgi, sağlıklı, mutlu ve güvenli yaşam iklimidir. İnsan haklarına dayanan demokratik yöntem bu amacın gerçekleştirilmesine en elverişli ortamdır. İnsanın doğuşuyla kazanıp ancak ölümüyle yitirebileceği, yaşamı süresince ancak geçici olarak durdurulabilecek, ancak demokratik toplum düzeninin gerekleri gözetilerek yine ancak geçici olarak sınırlanabilecek bu hakları her zaman, her yerde, her koşulda savunmak yükümlülüğü, bir yurttaşlık bilinci olarak kökleşmedikçe aykırılıklar sürüp gidecektir. İnsan haklarını anlayıp kavramak, onları benimseyip onlara sahip çıkmanın koşuludur. Haklar ve özgürlükler, insanlığın onuru ve erdemidir. Kendi insanlığına saygı bekleyen herkesin, insanca yaşamayı ilke edinmesi gerekir. Bu da insan haklarına duyarlı bir yaşamdır. Birer ulusal yaşam andı olan anayasalar, insan haklarını güvenceye bağladıkları, onu yaşama geçirdikleri ölçüde saygındır. İnsan haklarına yaraşır olmak, onları özümseyerek, doyasıya yaşamak için, onları kötüye kullanmaktan kaçınıp korumak ve güçlendirmek gerekir. Sözde savunmaların yararı yoktur. İçtenlikle ve eylemli biçimde insan haklarından yana olmak, uygulamayla kanıtlanmalıdır. Haksızlık, yolsuzluk, hukukdışılık, adaletsizlik, tüm aykırılık ve çelişkiler, üzüntü ve acı veren olaylar ancak yürekli ve gerçekçi atılımlarla önlenebilir. Sözde ve kağıt üzerinde kalan tanımlar, işlevler, somut biçimde yaşama yansımadıkça inandırıcı olamaz. Topluma katkı ilk görevdir.
Bu yapıt, insan hakları kavramının değerini, günümüze kadar geçirdiği evreleri, hukuksal ve anayasal düzenlemeleri, evrensel boyutuyla ve karşılaştırmalı örneklerle anlatmakta, bir kurum yapısıyla yarara sunmaktadır. -1.5.1997, YEKTA GÜNGÖR ÖZDEN (ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANI) (Önsözden)