Acı, Fransa'da büyük bir sanat olayı olarak karşılandı, bu arada bazı tepkilere uğradı. Bu otobiyografik yapıttan çok etkilendiğini söyleyenler arasında Albert Camus de vardır. André de Richaud üniversiteden ayrılarak kalemini değerlendirmeye girişti. Romanlar, şiirler, oyunlar, denemeler yazdı. Ancak alkol tutkusu bir süre sonra başarılarına gölge düşürdü. Artık ondan bir şey beklenmiyordu. Yeni bir atılıma girişti, 1965'de otobiyografik yapıtı Je ne suis pas mort'u (Ölmedim) yayımlandı. Bu yapıt ona Nimier ödülünü kazandırdı. André de Richaud, 1968'de" dünyaya gözlerini kapadı.
Bu roman, savaşın açtığı yaraları anlatır. Savaş, her dokunduğu yerde vakitsiz ölümler, yasak aşklar, iyileşmez yalnızlıklar bırakıyor. Doğa düzeninde bir insanın bir insanla sevişmesi olarak beliren şey, toplum düzeninde bir insanın düşmanıyla sevişmesi olarak belirebilir. Düşman dediğimiz şeyin bizim kadar güzel olabileceğini görmezden gelmek zorundayızdır. Birbirine her gün biraz daha ters düşen bir anneyle bir oğulun savaş yaşamında gelişen acılarını anlatan bu yapıt, yaşanmışı korumaya çalışan herhangi bir otobiyografik roman olmaktan çok insanın Varoluşsal açmazlarına inen, insan dünyasının derinliklerini filozofça kavramaya çalışan bir incelemedir, bir bilgi kitabıdır.
Acı, Fransa'da büyük bir sanat olayı olarak karşılandı, bu arada bazı tepkilere uğradı. Bu otobiyografik yapıttan çok etkilendiğini söyleyenler arasında Albert Camus de vardır. André de Richaud üniversiteden ayrılarak kalemini değerlendirmeye girişti. Romanlar, şiirler, oyunlar, denemeler yazdı. Ancak alkol tutkusu bir süre sonra başarılarına gölge düşürdü. Artık ondan bir şey beklenmiyordu. Yeni bir atılıma girişti, 1965'de otobiyografik yapıtı Je ne suis pas mort'u (Ölmedim) yayımlandı. Bu yapıt ona Nimier ödülünü kazandırdı. André de Richaud, 1968'de" dünyaya gözlerini kapadı.
Bu roman, savaşın açtığı yaraları anlatır. Savaş, her dokunduğu yerde vakitsiz ölümler, yasak aşklar, iyileşmez yalnızlıklar bırakıyor. Doğa düzeninde bir insanın bir insanla sevişmesi olarak beliren şey, toplum düzeninde bir insanın düşmanıyla sevişmesi olarak belirebilir. Düşman dediğimiz şeyin bizim kadar güzel olabileceğini görmezden gelmek zorundayızdır. Birbirine her gün biraz daha ters düşen bir anneyle bir oğulun savaş yaşamında gelişen acılarını anlatan bu yapıt, yaşanmışı korumaya çalışan herhangi bir otobiyografik roman olmaktan çok insanın Varoluşsal açmazlarına inen, insan dünyasının derinliklerini filozofça kavramaya çalışan bir incelemedir, bir bilgi kitabıdır.