Pulluk: Karasaban
Kocaman bir tarla varmış. Geniş mi geniş, verimli mi verimli... O kocaman tarlada ağır başlı bir pulluk çalışırmış. Bilge mi bilge, kararlı mı kararlı.... Yağmur çamur demeden, sağa sola sapmadan, başı önünde, hiç durmadan çalışırmış. Geçtiği yerlerde derin mi derin 'agos' lar bırakaraktan....
Günlerden bir gün, yüreği avucunda minik bir kaplumbağanın yolu o derin mi derin 'agos'lardan biriyle kesişmiş.
Kaplumbağanın sırtında minik bir de kuş varmış. Kuş onun düş gücüymüş. Ara sıra uçup gider, o derin, çatlak, çukur izleri kendine yuva edinen kaplumbağaya, görmediği, bilmediği dünyalardan yeni sesler, yeni renkler getirirmiş. Kaplumbağa da onları yüreğinin süzgecinden geçirip, yazar, çizer, anlatırmış.
Bu böyle yıllardır sürmekteymiş. Sürecekmiş de. Ne kadar? Kaplumbağanın gücü tükenene kadar. Minik kuşu onu terkedene kadar. Ya da pulluğun bıraktığı o derin 'agos'lar çamur deryasında kaybolana kadar.
Pulluk: Karasaban
Kocaman bir tarla varmış. Geniş mi geniş, verimli mi verimli... O kocaman tarlada ağır başlı bir pulluk çalışırmış. Bilge mi bilge, kararlı mı kararlı.... Yağmur çamur demeden, sağa sola sapmadan, başı önünde, hiç durmadan çalışırmış. Geçtiği yerlerde derin mi derin 'agos' lar bırakaraktan....
Günlerden bir gün, yüreği avucunda minik bir kaplumbağanın yolu o derin mi derin 'agos'lardan biriyle kesişmiş.
Kaplumbağanın sırtında minik bir de kuş varmış. Kuş onun düş gücüymüş. Ara sıra uçup gider, o derin, çatlak, çukur izleri kendine yuva edinen kaplumbağaya, görmediği, bilmediği dünyalardan yeni sesler, yeni renkler getirirmiş. Kaplumbağa da onları yüreğinin süzgecinden geçirip, yazar, çizer, anlatırmış.
Bu böyle yıllardır sürmekteymiş. Sürecekmiş de. Ne kadar? Kaplumbağanın gücü tükenene kadar. Minik kuşu onu terkedene kadar. Ya da pulluğun bıraktığı o derin 'agos'lar çamur deryasında kaybolana kadar.