#smrgSAHAF Ahlâk-ı Nâsıri - 2013
Bu eserin temel özelliği, yöntem açısından bugünkü bilimsel yaklaşımlara benzer bir yaklaşım sergilemesi; bireysel gelişim ve erdemlilik, eğitim-öğretim, sosyo-ekonomik, politik ve kültürel yapıyla ilgili bir çoğu günümüz toplumları için de geçerli olabilecek bir fikri muhteva ve ifade gücüne sahip olmasıdır. Tusi, bu eserinde toplumları fonksiyonel bir yapı içinde ele alır; ekonomi, iş bölümü ve adalete çok önem verir ve toplumları bu açıdan gelişmişlik düzeyine göre sınılandırmaya tabi tutar, içtimaiyat hikmeti dediği toplumbiliminden ayrıntılı bir şekilde bahseder ve bu bilimi herkesin öğrenmesi gerektiğini özenle vurgular. İlahiyat konularında pek çok eser veren Tusi, yaşadığı dönem itibariyle uzlaştırıcı bir tavır sergilemiştir. Bu tavrından olsa gerek, felsefe ve kelama dair Tecrid adı eseri uzun yıllar Sunni medreselerin klasik ders kitapları arasında yer almıştır. Tusi, Felsefi gelenekten yararlanarak bir ahlak modeli oluşturmaya çalışır. Bu modelin merkezinde insan yer almaktadır. İnsan ve toplumları olgunlaştırmanın yolu da ona göre bilim ve bilimsel araştırmalardır. Tusi üzerine incelemeler yapan Agababa Rızayev, bu yönüyle onu bir bilim savaşçısı olarak tanımlar. Kısacası, Tusi, her fırsatta bilimi yüceltir, yer yer günümüz bilim anlayışına yakın metodolojik açıklamalarda bulunur. Buna karşılık, bilgisizliği bütün kötülüklerin sebebi olarak görür. Başta ölüm korkusu olmak üzere kuruntu, kıskançlık, kendine güvensizlik gibi bir takım ruhsal hastalıkların, onların mahiyetini bilmemekten, dolayısıyla bilgisizlikten kaynaklandığını öne sürer. Bu tür hastalıkların tedavisinin de ancak bilimle olabileceğini iddia eder.
Bu eserin temel özelliği, yöntem açısından bugünkü bilimsel yaklaşımlara benzer bir yaklaşım sergilemesi; bireysel gelişim ve erdemlilik, eğitim-öğretim, sosyo-ekonomik, politik ve kültürel yapıyla ilgili bir çoğu günümüz toplumları için de geçerli olabilecek bir fikri muhteva ve ifade gücüne sahip olmasıdır. Tusi, bu eserinde toplumları fonksiyonel bir yapı içinde ele alır; ekonomi, iş bölümü ve adalete çok önem verir ve toplumları bu açıdan gelişmişlik düzeyine göre sınılandırmaya tabi tutar, içtimaiyat hikmeti dediği toplumbiliminden ayrıntılı bir şekilde bahseder ve bu bilimi herkesin öğrenmesi gerektiğini özenle vurgular. İlahiyat konularında pek çok eser veren Tusi, yaşadığı dönem itibariyle uzlaştırıcı bir tavır sergilemiştir. Bu tavrından olsa gerek, felsefe ve kelama dair Tecrid adı eseri uzun yıllar Sunni medreselerin klasik ders kitapları arasında yer almıştır. Tusi, Felsefi gelenekten yararlanarak bir ahlak modeli oluşturmaya çalışır. Bu modelin merkezinde insan yer almaktadır. İnsan ve toplumları olgunlaştırmanın yolu da ona göre bilim ve bilimsel araştırmalardır. Tusi üzerine incelemeler yapan Agababa Rızayev, bu yönüyle onu bir bilim savaşçısı olarak tanımlar. Kısacası, Tusi, her fırsatta bilimi yüceltir, yer yer günümüz bilim anlayışına yakın metodolojik açıklamalarda bulunur. Buna karşılık, bilgisizliği bütün kötülüklerin sebebi olarak görür. Başta ölüm korkusu olmak üzere kuruntu, kıskançlık, kendine güvensizlik gibi bir takım ruhsal hastalıkların, onların mahiyetini bilmemekten, dolayısıyla bilgisizlikten kaynaklandığını öne sürer. Bu tür hastalıkların tedavisinin de ancak bilimle olabileceğini iddia eder.