#smrgSAHAF Akıldışılık Miti: Plato'dan Uzay Yolu'na Kadar Aklın Bilimi - 1997
İnsanların derinlere kök salmış akıldışı bir yanı olduğu inancı yalnız popüler kültürün bir parçasını değil, psikolojinin de temelini oluşturur. İnsanın akıldışı özünü öne çıkaran bu yaygın inanç şöyle özetlenebilir: bir şeye inanmak istediğimiz için inanırız, doğru olduğu için değil. İçimizde gizli bir güç, beslediğimiz düşüncesinden hoşlanırız. Bu da, hayatımızı daha heyecan verici kılar, tıpkı her an patlayabilecek bir yanardağın üzerinde yaşamak gibi... Dış dünyanın iyiliği için sağduyulu ve mantıklı yanımızı öne çıkarırız. Fakat içimizde çılgın, öngörülmez bir tutkunun yattığını biliriz.
Kuşku duyulmaz çekiciliğine rağmen hu akıldışılık inanışı bir "mit"tir. İnsan aklını kavramanın anahtarı, bunu sosyal bir olgu olarak görmektir. Dünyayı bir hayvanın çıplak beyniyle birlikte gelir ve konuşma yeteneğimizin şekillenmesiyle bizi insan yapan alışkanlıklarla donanırız.
Bu kitap, psikolojinin akıldışılık inanışından sıyrılabildiğinde nasıl gelişebileceğini ele alıyor. İnsan akıldışılığının renkli özelliklerine -delilik, rüyalar, gülüş, deha, hayalgücü, başkalaşmış durum ve duygular- bakıldığında, hepsinin ortak bir psikolojik mekanizmayı paylaştığı görülür. Sonunda, insanların kalıtımsal olarak akıldışı olmadığı, fakat akıldışılığın oynamayı öğrendiğimiz bir yol olduğu anlaşılır. Bu kitapla akıldışılık mitinin nereden çıktığını ve doğru değilse neden düşünce sistemimizi bu kadar etkilediğini keşfedeceğiz. (Arka kapaktan)
İnsanların derinlere kök salmış akıldışı bir yanı olduğu inancı yalnız popüler kültürün bir parçasını değil, psikolojinin de temelini oluşturur. İnsanın akıldışı özünü öne çıkaran bu yaygın inanç şöyle özetlenebilir: bir şeye inanmak istediğimiz için inanırız, doğru olduğu için değil. İçimizde gizli bir güç, beslediğimiz düşüncesinden hoşlanırız. Bu da, hayatımızı daha heyecan verici kılar, tıpkı her an patlayabilecek bir yanardağın üzerinde yaşamak gibi... Dış dünyanın iyiliği için sağduyulu ve mantıklı yanımızı öne çıkarırız. Fakat içimizde çılgın, öngörülmez bir tutkunun yattığını biliriz.
Kuşku duyulmaz çekiciliğine rağmen hu akıldışılık inanışı bir "mit"tir. İnsan aklını kavramanın anahtarı, bunu sosyal bir olgu olarak görmektir. Dünyayı bir hayvanın çıplak beyniyle birlikte gelir ve konuşma yeteneğimizin şekillenmesiyle bizi insan yapan alışkanlıklarla donanırız.
Bu kitap, psikolojinin akıldışılık inanışından sıyrılabildiğinde nasıl gelişebileceğini ele alıyor. İnsan akıldışılığının renkli özelliklerine -delilik, rüyalar, gülüş, deha, hayalgücü, başkalaşmış durum ve duygular- bakıldığında, hepsinin ortak bir psikolojik mekanizmayı paylaştığı görülür. Sonunda, insanların kalıtımsal olarak akıldışı olmadığı, fakat akıldışılığın oynamayı öğrendiğimiz bir yol olduğu anlaşılır. Bu kitapla akıldışılık mitinin nereden çıktığını ve doğru değilse neden düşünce sistemimizi bu kadar etkilediğini keşfedeceğiz. (Arka kapaktan)