Kitabın çevirmeni daha önce Zola ve Maupassant ve Hayyam çevirileri Telos'tan çıkan Aydın Karahasan.
Altın Gözlü Kız, hayatta ve onun tekinsiz sahnesi aşkta kimin kimi baştan çıkarttığının iyice belirsizleştiği mecrada koşan bir roman.
Üstelik bu belirsizliğin fonunu keskin bir burjuvazi eleştirisi ve Paris portresi, Balzac'ın deyişiyle 'Parislilerin fizyonomisi' oluşturuyor:
“Paris halkının genel görünüşü insanı kuşkusuz dehşete düşürür. Solgun, sararmış ve mor çehreleriyle bu kalabalıklara bakarken insan ürperir. Paris zaten kucağında her an bir yığın çıkar ilişkilerinin fırtınalar gibi çarpıştığı geniş bir alan değil midir?..
Bunlar çehre değil bir yığın maskedir. Zaaf, kuvvet, sefalet, neşe ve ikiyüzlülüğün maskeleri... Hepsi de bitkin, hepsi de soluk soluğa bir ihtirasın silinmez izleriyle damgalıdır. Ne ister bu insanlar? Para mı, zevk mi?”
Kitabın çevirmeni daha önce Zola ve Maupassant ve Hayyam çevirileri Telos'tan çıkan Aydın Karahasan.
Altın Gözlü Kız, hayatta ve onun tekinsiz sahnesi aşkta kimin kimi baştan çıkarttığının iyice belirsizleştiği mecrada koşan bir roman.
Üstelik bu belirsizliğin fonunu keskin bir burjuvazi eleştirisi ve Paris portresi, Balzac'ın deyişiyle 'Parislilerin fizyonomisi' oluşturuyor:
“Paris halkının genel görünüşü insanı kuşkusuz dehşete düşürür. Solgun, sararmış ve mor çehreleriyle bu kalabalıklara bakarken insan ürperir. Paris zaten kucağında her an bir yığın çıkar ilişkilerinin fırtınalar gibi çarpıştığı geniş bir alan değil midir?..
Bunlar çehre değil bir yığın maskedir. Zaaf, kuvvet, sefalet, neşe ve ikiyüzlülüğün maskeleri... Hepsi de bitkin, hepsi de soluk soluğa bir ihtirasın silinmez izleriyle damgalıdır. Ne ister bu insanlar? Para mı, zevk mi?”