"Hamlet 'gönderilen'i duymak ve görmek ile ilgili bir oyundur. Oyunun kendisi ve Hamlet'in oyunu bir ses ve görüntü gönderisiyle başlar. Hamlet bu gönderiyi bir emirmiş gibi algılar ve emire itaat eder. Emir Hamlet'e 'Oyna!' demektedir. Yalnız 'gönderilen' şeyleri görüp duyduğunu farkeden Hamlet kendisine verilen 'uysal prens' rolünü reddeder. Bu red sonucu oynamamakta karar kılar, yani oynamak ya da oynamamak seçeneklerinden ikincisini seçer. Seçimini yapan Hamlet kendisini 'gönderilmeyen'in karanlığına bırakır ve orada babasının hayaletiyle karşılaşır. Bu andan sonra, yaptığı seçimin aksine, hayatında iki rolü olacaktır: birincisi, oynamayı reddettiği ama hayaletin sözleri üstüne kendisini delilik maskesi altında dahil ettiği dışındaki oyundaki rolü; ikincisi, babasının hayaletini gördükten sonra kendisiyle başlattığı, dışındaki oyuna kapalı oyundaki rolü.. . Anti-Hamlet'te karakterler(?) dıştaki oyunu önce reddetmişlerdir. 'Gönderilen'i duymak ve görmek istemezler. Red sürecini oyunda saklanarak, yaprak toplayarak geçirdikleri bir süreç olarak yaşamışlardır. Bu süreç Hamlet'in yazıldığı andan şimdiye uzanan bir süreç olabileceği gibi, dün ya da bir saniye önce başlamış bir süreç de olabilir. burada önemli olan hepimizin bir parça Hamlet olduğu ama bunun kaderimiz olmadığının kavranmasıdır.
Anti-Hamlet'i yazan kişi(?), oyundaki karakterler(?) ve bu karakterleri(?) canlandıracak oyuncular(?) arasında hiçbir fark olmadığı düşünülmektedir. Buna neden olarak hepsinin dışardaki oyunu reddetmek istedikleri halde Hamlet ile aynı 'kader'i paylaşmak zorunda bırakıldıkları için oyunu red çabalarının hep yarım kalmış olması gösterilebilir."
"Hamlet 'gönderilen'i duymak ve görmek ile ilgili bir oyundur. Oyunun kendisi ve Hamlet'in oyunu bir ses ve görüntü gönderisiyle başlar. Hamlet bu gönderiyi bir emirmiş gibi algılar ve emire itaat eder. Emir Hamlet'e 'Oyna!' demektedir. Yalnız 'gönderilen' şeyleri görüp duyduğunu farkeden Hamlet kendisine verilen 'uysal prens' rolünü reddeder. Bu red sonucu oynamamakta karar kılar, yani oynamak ya da oynamamak seçeneklerinden ikincisini seçer. Seçimini yapan Hamlet kendisini 'gönderilmeyen'in karanlığına bırakır ve orada babasının hayaletiyle karşılaşır. Bu andan sonra, yaptığı seçimin aksine, hayatında iki rolü olacaktır: birincisi, oynamayı reddettiği ama hayaletin sözleri üstüne kendisini delilik maskesi altında dahil ettiği dışındaki oyundaki rolü; ikincisi, babasının hayaletini gördükten sonra kendisiyle başlattığı, dışındaki oyuna kapalı oyundaki rolü.. . Anti-Hamlet'te karakterler(?) dıştaki oyunu önce reddetmişlerdir. 'Gönderilen'i duymak ve görmek istemezler. Red sürecini oyunda saklanarak, yaprak toplayarak geçirdikleri bir süreç olarak yaşamışlardır. Bu süreç Hamlet'in yazıldığı andan şimdiye uzanan bir süreç olabileceği gibi, dün ya da bir saniye önce başlamış bir süreç de olabilir. burada önemli olan hepimizin bir parça Hamlet olduğu ama bunun kaderimiz olmadığının kavranmasıdır.
Anti-Hamlet'i yazan kişi(?), oyundaki karakterler(?) ve bu karakterleri(?) canlandıracak oyuncular(?) arasında hiçbir fark olmadığı düşünülmektedir. Buna neden olarak hepsinin dışardaki oyunu reddetmek istedikleri halde Hamlet ile aynı 'kader'i paylaşmak zorunda bırakıldıkları için oyunu red çabalarının hep yarım kalmış olması gösterilebilir."