Orta Tunç Çağı: Bağımsızlığını kazanan Assur İÖ 2. binyılın başlarında Anadolu ile ticarete başladı. Devlet tekelinin olmadığı bu sistemde aile firmaları tarafından yapılan kollektif bir anlayışı vardı.
Hititlerin Başkenti : Başkent Hattuşa, İÖ 14. yy'da anıtsal kapılarıyla 6 km'lik bir surla çevriliydi. Kent, imparatorluğun yalnızca idari başkenti değil, aynı zaman da dini merkeziydi.
İhtiyar Akdeniz
Kaş Uluburun'daki Son Tunç Çağı'na ait batık, ulaşılan tüm batıklar içinde buluntularıyla sivriliyor. Geçen yüzyılın en önemli on keşfinden biri olan bu batık, bugüne kadar kazısı yapılan en eski gemiye ait.
Orta ve Son Tunç Çağı: Hititler, Hint - Avrupa'lı bir toplumdu. İÖ 1650 yıllarında kurulan Hitit Devleti, yendiği komşuların tanrılarını kızdırmaktansa onları kendi tanrıları arasına katıyordu.
Savaşın Coğrafyası: Dünya Troia'yı Homeros ile tanıdı.
Doğu Anadolu: İÖ 2. bin yıla yeni bir düzenle girmişti. Çiftçilerin yerrini göçebe aşiretler alıyordu. Çadırlarda yaşayan savaşcı avcılar bozkır geleneklerine uygun yaşantılarıyla, Yakındoğu'dan farklı bir dünyanın temsilcisiydiler.
Orta Tunç Çağı: Bağımsızlığını kazanan Assur İÖ 2. binyılın başlarında Anadolu ile ticarete başladı. Devlet tekelinin olmadığı bu sistemde aile firmaları tarafından yapılan kollektif bir anlayışı vardı.
Hititlerin Başkenti : Başkent Hattuşa, İÖ 14. yy'da anıtsal kapılarıyla 6 km'lik bir surla çevriliydi. Kent, imparatorluğun yalnızca idari başkenti değil, aynı zaman da dini merkeziydi.
İhtiyar Akdeniz
Kaş Uluburun'daki Son Tunç Çağı'na ait batık, ulaşılan tüm batıklar içinde buluntularıyla sivriliyor. Geçen yüzyılın en önemli on keşfinden biri olan bu batık, bugüne kadar kazısı yapılan en eski gemiye ait.
Orta ve Son Tunç Çağı: Hititler, Hint - Avrupa'lı bir toplumdu. İÖ 1650 yıllarında kurulan Hitit Devleti, yendiği komşuların tanrılarını kızdırmaktansa onları kendi tanrıları arasına katıyordu.
Savaşın Coğrafyası: Dünya Troia'yı Homeros ile tanıdı.
Doğu Anadolu: İÖ 2. bin yıla yeni bir düzenle girmişti. Çiftçilerin yerrini göçebe aşiretler alıyordu. Çadırlarda yaşayan savaşcı avcılar bozkır geleneklerine uygun yaşantılarıyla, Yakındoğu'dan farklı bir dünyanın temsilcisiydiler.