#smrgSAHAF Aşk Mektupları 1: 1932 - 1933 - 1999
Bedri! Ruhumu okşayan iki mektubunuzu birden aldım. Lyon'a ne zaman dönmüş olabileceğinizi hesaplıyor ve mektubunuzu sabırsızlıkla bekliyordum. Lyon şehrini hiç tanımaz ve merak etmezdim. Şimdilerde çok merak ve hayal eder oldum. Son gezintimizde, tanışmamızdan söz ederken, takınmış olduğunuz alaycı ve sarf ettiğinizi iğneleyici sözlerden şüphelenmiş, belki de bir daha bana yazmazsınız sanmıştım. Her şeye rağmen, yine size kalbimde tatlı bir heyecanla cevap veriyorum. Gittiğiniz günden beri nasıl olduğumu size belki tam manasıyla anlatamam ama gittiğiniz günün gecesi çok neşeli olduğumu söyleyebilirim, o kadar sevinçliydim ki herkes benim aklımı yitirdiğimi sandı! (...)
Ernestine Lyon'dan Paris'e Pazartesi 4 Nisan 1932 Ernestine,
Odamda yapayalnızım. Pastel kutusunu bana ödünç veren bir ressam arkadaşın pastelleriyle bir şeyler yapmaya çalıştım. Yalnızım. Dışarıda yağmur yağıyor... ve ben, belki de yirminci kere mektubunuzu okuyorum. Hatta size, mektubunuzu okuya okuya ezberledim, diyebilirim. Evet, Ernestine... Mektubunuz bana neler neler, ne ümitler vermedi ki! Hiç durmadan, ben şu cümleyi tekrarladım durdum: 'Bana güveniniz' Güvenmek! Nasıl olur da ben size güvenmem Ernestine. (...)
Bedri! Ruhumu okşayan iki mektubunuzu birden aldım. Lyon'a ne zaman dönmüş olabileceğinizi hesaplıyor ve mektubunuzu sabırsızlıkla bekliyordum. Lyon şehrini hiç tanımaz ve merak etmezdim. Şimdilerde çok merak ve hayal eder oldum. Son gezintimizde, tanışmamızdan söz ederken, takınmış olduğunuz alaycı ve sarf ettiğinizi iğneleyici sözlerden şüphelenmiş, belki de bir daha bana yazmazsınız sanmıştım. Her şeye rağmen, yine size kalbimde tatlı bir heyecanla cevap veriyorum. Gittiğiniz günden beri nasıl olduğumu size belki tam manasıyla anlatamam ama gittiğiniz günün gecesi çok neşeli olduğumu söyleyebilirim, o kadar sevinçliydim ki herkes benim aklımı yitirdiğimi sandı! (...)
Ernestine Lyon'dan Paris'e Pazartesi 4 Nisan 1932 Ernestine,
Odamda yapayalnızım. Pastel kutusunu bana ödünç veren bir ressam arkadaşın pastelleriyle bir şeyler yapmaya çalıştım. Yalnızım. Dışarıda yağmur yağıyor... ve ben, belki de yirminci kere mektubunuzu okuyorum. Hatta size, mektubunuzu okuya okuya ezberledim, diyebilirim. Evet, Ernestine... Mektubunuz bana neler neler, ne ümitler vermedi ki! Hiç durmadan, ben şu cümleyi tekrarladım durdum: 'Bana güveniniz' Güvenmek! Nasıl olur da ben size güvenmem Ernestine. (...)