Atatürk'ün hayatını ve özelliklerini yakından tanımak isteyen her objektif ve vicdanlı araştırıcı O'nun inançlı bir Müslüman olduğunu derhal bütün açıklığı ile görecektir. İçinde doğduğu toplum, büyüdüğü muhit ve evi, ailesi, bütün varlığını hizmetine adadığı aziz milletimizin tarihî sosyal, kültür ve inanç yapısı bu büyük önderin başka türlü bir şahsiyet özelliğine sahip olması sonucunu doğurabilir mi? Atatürk hayatının hiçbir safhasında milletinden kopmuş, onun değerlerinden uzaklaşmış değildir. Orduları, kitleleri, bütün bir Türk Milletini başka türlü sevk ve idare edebilir miydi? Kaldı ki O, ta çocukluğundan beri, İslâm'ın getirdiği üstün manevî değerlerin ışığı ve sıcaklığı içinde aile yuvasında ve okul hayatında yetişegelmiştir.
1950'lerin ortasında, lisans üstü, doktora öğrenimim için ilk defa yurt dışına, Paris'e doğru, Şark Ekspresi Treniyle hareket ettiğimde, yolda O'nun çocukluğu ve ilk gençlik yıllarının geçtiği Selanik şehrinde trenden indim. Selanik'te anne ve babası ile birlikte, ailece yaşadıkları evi dikkatle ve geçliğimin verdiği duygu uyanıklığı içinde ziyaret ettim. Bu ev, köküne ve geleneklerine sahip bir Türk ailesinin evi idi. Burada yetişen çocuk ve genç manevî değerlere ve dinine, İslâm'a sahip bir kişilikten başka ve onun dışında bir özelliğe sürüklenemez. (Önsözden)
Atatürk'ün hayatını ve özelliklerini yakından tanımak isteyen her objektif ve vicdanlı araştırıcı O'nun inançlı bir Müslüman olduğunu derhal bütün açıklığı ile görecektir. İçinde doğduğu toplum, büyüdüğü muhit ve evi, ailesi, bütün varlığını hizmetine adadığı aziz milletimizin tarihî sosyal, kültür ve inanç yapısı bu büyük önderin başka türlü bir şahsiyet özelliğine sahip olması sonucunu doğurabilir mi? Atatürk hayatının hiçbir safhasında milletinden kopmuş, onun değerlerinden uzaklaşmış değildir. Orduları, kitleleri, bütün bir Türk Milletini başka türlü sevk ve idare edebilir miydi? Kaldı ki O, ta çocukluğundan beri, İslâm'ın getirdiği üstün manevî değerlerin ışığı ve sıcaklığı içinde aile yuvasında ve okul hayatında yetişegelmiştir.
1950'lerin ortasında, lisans üstü, doktora öğrenimim için ilk defa yurt dışına, Paris'e doğru, Şark Ekspresi Treniyle hareket ettiğimde, yolda O'nun çocukluğu ve ilk gençlik yıllarının geçtiği Selanik şehrinde trenden indim. Selanik'te anne ve babası ile birlikte, ailece yaşadıkları evi dikkatle ve geçliğimin verdiği duygu uyanıklığı içinde ziyaret ettim. Bu ev, köküne ve geleneklerine sahip bir Türk ailesinin evi idi. Burada yetişen çocuk ve genç manevî değerlere ve dinine, İslâm'a sahip bir kişilikten başka ve onun dışında bir özelliğe sürüklenemez. (Önsözden)