#smrgKİTABEVİ Az Yeterlidir: Mimarlık ve Asketizm Üzerine - 2016
Pier Vittorio Aureli: Project of Autonomy : Politics and Architecture Within and Against Capitalism (2000) ve Possibility of an Absolute Architecture (2011) başlıklı kitapların da aralarında bulunduğu çeşitli yayınları olan Aureli, Architecture Association (AA)'da öğretim üyeliği, Yale Üniversitesi'nde ise misafir öğretim üyeliği yapıyor. Mimarlık-kent ilişkisini irdeleyen DOGMA adlı ofisin iki kurucusundan biri.
"Bugün pek çok sanatçı, mimar ve tasarımcı, önermeleri yoluyla toplumsal değişime önayak olma dürtüsü duyuyor; ama üretimlerinin ana kaynağını oluşturan kendi varoluşlarını nadiren gözden geçiriyorlar. Mimarlık, sanat ve tasarım sahasında çalışan pek çok kişi istikrarsız koşullarda yaşıyor, ücretsiz çalışıyor ve sosyal güvenceleri yok. Yaşamları gitgide daha çok kaygı, ıstırap, hüsran ve zaman zaman depresyonla anılıyor. Küratörlerin, mimarların ve sanatçıların girişimlerinde bayıla bayıla arkasında durdukları sosyal kaygıları olan gündeme rağmen, biliyoruz ki yaratıcı endüstri hayli rekabetçidir ve buna uyum sağlamayı reddedenlerin gözünün yaşına bakmaz. [...] İronik bir biçimde, bu insanların çoğunun zaten asketik bir yaşamı var; ama istemeye istemeye, bu yaşama [...] otonom bir yapı verme becerisinden yoksun olarak yaşıyorlar. Bu durumda "az çoktur" sloganı, olsa olsa gün geçtikçe istikrarsızlaşan durumumuzun müstehzi bir yorumu olarak tınlar; çünkü biliyoruz ki az yalnızca azdır ve bunun romantikleştirilecek bir yanı yoktur."
"Bugün pek çok sanatçı, mimar ve tasarımcı, önermeleri yoluyla toplumsal değişime önayak olma dürtüsü duyuyor; ama üretimlerinin ana kaynağını oluşturan kendi varoluşlarını nadiren gözden geçiriyorlar. Mimarlık, sanat ve tasarım sahasında çalışan pek çok kişi istikrarsız koşullarda yaşıyor, ücretsiz çalışıyor ve sosyal güvenceleri yok. Yaşamları gitgide daha çok kaygı, ıstırap, hüsran ve zaman zaman depresyonla anılıyor. Küratörlerin, mimarların ve sanatçıların girişimlerinde bayıla bayıla arkasında durdukları sosyal kaygıları olan gündeme rağmen, biliyoruz ki yaratıcı endüstri hayli rekabetçidir ve buna uyum sağlamayı reddedenlerin gözünün yaşına bakmaz. [...] İronik bir biçimde, bu insanların çoğunun zaten asketik bir yaşamı var; ama istemeye istemeye, bu yaşama [...] otonom bir yapı verme becerisinden yoksun olarak yaşıyorlar. Bu durumda "az çoktur" sloganı, olsa olsa gün geçtikçe istikrarsızlaşan durumumuzun müstehzi bir yorumu olarak tınlar; çünkü biliyoruz ki az yalnızca azdır ve bunun romantikleştirilecek bir yanı yoktur.
Pier Vittorio Aureli: Project of Autonomy : Politics and Architecture Within and Against Capitalism (2000) ve Possibility of an Absolute Architecture (2011) başlıklı kitapların da aralarında bulunduğu çeşitli yayınları olan Aureli, Architecture Association (AA)'da öğretim üyeliği, Yale Üniversitesi'nde ise misafir öğretim üyeliği yapıyor. Mimarlık-kent ilişkisini irdeleyen DOGMA adlı ofisin iki kurucusundan biri.
"Bugün pek çok sanatçı, mimar ve tasarımcı, önermeleri yoluyla toplumsal değişime önayak olma dürtüsü duyuyor; ama üretimlerinin ana kaynağını oluşturan kendi varoluşlarını nadiren gözden geçiriyorlar. Mimarlık, sanat ve tasarım sahasında çalışan pek çok kişi istikrarsız koşullarda yaşıyor, ücretsiz çalışıyor ve sosyal güvenceleri yok. Yaşamları gitgide daha çok kaygı, ıstırap, hüsran ve zaman zaman depresyonla anılıyor. Küratörlerin, mimarların ve sanatçıların girişimlerinde bayıla bayıla arkasında durdukları sosyal kaygıları olan gündeme rağmen, biliyoruz ki yaratıcı endüstri hayli rekabetçidir ve buna uyum sağlamayı reddedenlerin gözünün yaşına bakmaz. [...] İronik bir biçimde, bu insanların çoğunun zaten asketik bir yaşamı var; ama istemeye istemeye, bu yaşama [...] otonom bir yapı verme becerisinden yoksun olarak yaşıyorlar. Bu durumda "az çoktur" sloganı, olsa olsa gün geçtikçe istikrarsızlaşan durumumuzun müstehzi bir yorumu olarak tınlar; çünkü biliyoruz ki az yalnızca azdır ve bunun romantikleştirilecek bir yanı yoktur."
"Bugün pek çok sanatçı, mimar ve tasarımcı, önermeleri yoluyla toplumsal değişime önayak olma dürtüsü duyuyor; ama üretimlerinin ana kaynağını oluşturan kendi varoluşlarını nadiren gözden geçiriyorlar. Mimarlık, sanat ve tasarım sahasında çalışan pek çok kişi istikrarsız koşullarda yaşıyor, ücretsiz çalışıyor ve sosyal güvenceleri yok. Yaşamları gitgide daha çok kaygı, ıstırap, hüsran ve zaman zaman depresyonla anılıyor. Küratörlerin, mimarların ve sanatçıların girişimlerinde bayıla bayıla arkasında durdukları sosyal kaygıları olan gündeme rağmen, biliyoruz ki yaratıcı endüstri hayli rekabetçidir ve buna uyum sağlamayı reddedenlerin gözünün yaşına bakmaz. [...] İronik bir biçimde, bu insanların çoğunun zaten asketik bir yaşamı var; ama istemeye istemeye, bu yaşama [...] otonom bir yapı verme becerisinden yoksun olarak yaşıyorlar. Bu durumda "az çoktur" sloganı, olsa olsa gün geçtikçe istikrarsızlaşan durumumuzun müstehzi bir yorumu olarak tınlar; çünkü biliyoruz ki az yalnızca azdır ve bunun romantikleştirilecek bir yanı yoktur.