Bâbürlüler ve Osmanlılar komşu güçler değildi. Aralarındaki coğrafi mesafe, yakın müttefikler ya da rakipler olarak kayda değer karşılıklı ilgi uyandırmak için çok büyüktü. Osmanlılar, ‘önce bir yayılma alanı olarak, daha sonra bir tehlike alanı olarak' Avrupa'yla daha fazla ilgileniyorlardı. Zira Osmanlı sultanlarının başlıca kaygısı kendilerini korumaktı. Bâbürlülerin Avrupa meselelerinde hiçbir etkisi olmadığı için, Bâbürlülerle yakın ittifak kurmanın Osmanlılar için pek verimli olacağı hesaplanmamıştı. Bâbürlüler ise kendilerini Özbeklere ve Safevîlere karşı savunmakla meşguldü. Bâbürlülerin siyasi ve manevi destek için İstanbul'a yönelmeleri ancak Safevîlerle çatışmaya giriştiklerinde başladı.
192 yıllık bir süreci kapsayan Bâbürlü-Osmanlı ilişkileri konusunu kronolojik olarak, Osmanlı, İran, Arap ve Portekiz kaynakları üzerinden karşılaştırmalı bir şekilde ele alan Hintli Tarihçi Naimur Rahman Farooqi, bulduğu ve yayımladığı yeni bilgilerle bu konuya yepyeni bir bakış açısı kazandırmıştır. Mehmet Akif Erdoğru'nun Türkçeye kazandırdığı Bâbürlü-Osmanlı İlişkileri: Bâbürlü Hindistanı ile Osmanlı İmparatorluğu Arasındaki Politik ve Diplomatik İlişkiler Üzerine Bir İnceleme, 1556-1748 adlı eserde; iki devlet arasındaki siyasi ve diplomatik ilişkiler, Bâbürlülerin Mekke Şerifleriyle ilişkileri, Hac yolu sorunu, Bâbürlülerin Osmanlı Hilafetine tavırları, dostluk ve çatışma faktörleri gibi konular üzerinde durulmaktadır.