#smrgSAHAF Başyapıt Budur: 70 Büyük Sanat Eseri -

Basıldığı Matbaa:
Şefik Matbaası
Dizi Adı:
Cogito / Sanat
ISBN-10:
9789750822568
Kargoya Teslim Süresi:
1&3
Hazırlayan:
Christopher Dell
Stok Kodu:
1199149347
Boyut:
21x28
Sayfa Sayısı:
304 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2012
Çeviren:
Münevver Kınalı
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
1. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199149347
535509
Başyapıt Budur: 70 Büyük Sanat Eseri -
Başyapıt Budur: 70 Büyük Sanat Eseri - #smrgSAHAF
0.00
Sanatın ve sanat eserlerinin hayatımızda ne kadar yeri var? Sanata nasıl bakıyoruz? Sanat bizim için ne ifade ediyor? Ya da ediyor mu? Bu sorulara yanıt vermeden önce şöyle bir düşünelim. Kendimizle, iç dünyamızla olan bütünlüğümüzü kaybettikçe aklımız da duyular dünyasına yabancılaşmaya başlamıyor mu? Maddi sınırlar içine sıkışıp kalan aklımız, nedensel bağlardan uzaklaşıp bizi ne kadar zenginleştirebiliyor? Görünen o ki doğadan kopan insana akıl şekil vermeye başladıkça duyular köreliyor. Akıl her şeyi belirler olduğunda bilgi, bilim de uzmanlaşarak bütünselliğini yitiriyor. Uzmanlaşan insan da bütünsel bakış geliştirmekten uzaklaşıyor. Bir alanda uzmanlaşırken birçok alandaki yetilerimiz körelmeye başlıyor. Ve ne yazık ki gelişmenin yegâne yolu da bu olarak görülüyor. Dolayısıyla çoğumuz için biçim içerikten daha önemli bir hale geliyor. Çünkü akıl biçimi meşrulaştırıyor içeriği değil. İşte tam da bu noktada, bu kısırdöngüden çıkabilmek için yukarıdaki soruları sormak önem kazanıyor.

Taylan Altuğ, kitabın adına Son Bakışta Sanat demiş. Buradaki "Son Bakış", kendi ifadesiyle ilk elde, felsefi estetiğin sanata ve sanat eserlerine bakışını ima ediyor. Yazar, felsefi estetiğin sonda gelen, sonradan gelen bir songörü olarak, sanatla olan zorunlu bağına, etkileşimine ve karşılıklı bağımlılığına bir telmihte bulunuyor; bunu yaparken " ...zamanımızda salt duyumda duyulara hoş gelen şeyle eyleşip duran postmodern yüzey estetiği içinde ölüp gitmekte olan sanatın" yeniden kazanılıp kazanılamayacağını irdeliyor. Bir umut arayışının: Felsefi estetik çerçevesinde, sanatın bir şeyi ifade ederken aynı zamanda onu gizleyen özelliğinin peşine düşüyor.

Sanatın ve sanat eserlerinin hayatımızda ne kadar yeri var? Sanata nasıl bakıyoruz? Sanat bizim için ne ifade ediyor? Ya da ediyor mu? Bu sorulara yanıt vermeden önce şöyle bir düşünelim. Kendimizle, iç dünyamızla olan bütünlüğümüzü kaybettikçe aklımız da duyular dünyasına yabancılaşmaya başlamıyor mu? Maddi sınırlar içine sıkışıp kalan aklımız, nedensel bağlardan uzaklaşıp bizi ne kadar zenginleştirebiliyor? Görünen o ki doğadan kopan insana akıl şekil vermeye başladıkça duyular köreliyor. Akıl her şeyi belirler olduğunda bilgi, bilim de uzmanlaşarak bütünselliğini yitiriyor. Uzmanlaşan insan da bütünsel bakış geliştirmekten uzaklaşıyor. Bir alanda uzmanlaşırken birçok alandaki yetilerimiz körelmeye başlıyor. Ve ne yazık ki gelişmenin yegâne yolu da bu olarak görülüyor. Dolayısıyla çoğumuz için biçim içerikten daha önemli bir hale geliyor. Çünkü akıl biçimi meşrulaştırıyor içeriği değil. İşte tam da bu noktada, bu kısırdöngüden çıkabilmek için yukarıdaki soruları sormak önem kazanıyor.

Taylan Altuğ, kitabın adına Son Bakışta Sanat demiş. Buradaki "Son Bakış", kendi ifadesiyle ilk elde, felsefi estetiğin sanata ve sanat eserlerine bakışını ima ediyor. Yazar, felsefi estetiğin sonda gelen, sonradan gelen bir songörü olarak, sanatla olan zorunlu bağına, etkileşimine ve karşılıklı bağımlılığına bir telmihte bulunuyor; bunu yaparken " ...zamanımızda salt duyumda duyulara hoş gelen şeyle eyleşip duran postmodern yüzey estetiği içinde ölüp gitmekte olan sanatın" yeniden kazanılıp kazanılamayacağını irdeliyor. Bir umut arayışının: Felsefi estetik çerçevesinde, sanatın bir şeyi ifade ederken aynı zamanda onu gizleyen özelliğinin peşine düşüyor.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat