1199128558
514257
https://www.simurgkitabevi.com/bayram-hediyesi
Bayram Hediyesi - #smrgSAHAF
0.00
“Bayram Hediyesi” adlı hikaye böyle başlar: Dağa taşa su usul usul yürümeye, kelebekler kanatlanıp uçmaya hazırlanıyordu. Tabiat, rengarenk çiçeklerle süslenerek bir başka âlemin yolculuğuna çıkacaktı. O dilsiz ağaçlar neşelenecek, dünyaların gizlendiği tomurcuklar güneşin bereketli öpüşleriyle elmayı, narı, kirazı Asya'nın çizgili yüzlü çocuklarına sunacaktı. Ne yazık ki talih, toprak ananın nimetlerine özgür olarak el uzatmayı çok görmüş, onları tutsak etmişti. Oysa her insan gibi onların mutluluğu da bağımsız yaşamakla mümkündü. Bunun için pek çok kereler baş kaldırmışlar, sayısız evlatlarını savaş alanlarında bırakmışlardı. Petersburg'un duvarlarını özgürlük, insanca yaşama şarkılarının sarstığı gün geldi… Çelik örgüleri biraz da onların gayreti kırdı ve yıl bin dokuz yüz on yedinin ekimine ulaştı. Uçsuz bucaksız steplerde, çeşitli dillerde insancıl şarkılar söylenmeye başladı. Herkes mutlu, herkes sevinçliydi. “Milletler hapishanesi” haline gelmiş imparatorluğun beton duvarları kırılarak aydın ufuklarla kucaklaşılacaktı. Her millet özgür olacak, kendi dilinde, kendi gönlünce devletini kuracak, toprağına istediği gibi sahip olacak, insanını dilediği şekilde eğitecekti. Gölgesiz bir bayram havası Sibirya'nın derinliklerinde dalgalanıyordu. - Kitaptan
“Bayram Hediyesi” adlı hikaye böyle başlar: Dağa taşa su usul usul yürümeye, kelebekler kanatlanıp uçmaya hazırlanıyordu. Tabiat, rengarenk çiçeklerle süslenerek bir başka âlemin yolculuğuna çıkacaktı. O dilsiz ağaçlar neşelenecek, dünyaların gizlendiği tomurcuklar güneşin bereketli öpüşleriyle elmayı, narı, kirazı Asya'nın çizgili yüzlü çocuklarına sunacaktı. Ne yazık ki talih, toprak ananın nimetlerine özgür olarak el uzatmayı çok görmüş, onları tutsak etmişti. Oysa her insan gibi onların mutluluğu da bağımsız yaşamakla mümkündü. Bunun için pek çok kereler baş kaldırmışlar, sayısız evlatlarını savaş alanlarında bırakmışlardı. Petersburg'un duvarlarını özgürlük, insanca yaşama şarkılarının sarstığı gün geldi… Çelik örgüleri biraz da onların gayreti kırdı ve yıl bin dokuz yüz on yedinin ekimine ulaştı. Uçsuz bucaksız steplerde, çeşitli dillerde insancıl şarkılar söylenmeye başladı. Herkes mutlu, herkes sevinçliydi. “Milletler hapishanesi” haline gelmiş imparatorluğun beton duvarları kırılarak aydın ufuklarla kucaklaşılacaktı. Her millet özgür olacak, kendi dilinde, kendi gönlünce devletini kuracak, toprağına istediği gibi sahip olacak, insanını dilediği şekilde eğitecekti. Gölgesiz bir bayram havası Sibirya'nın derinliklerinde dalgalanıyordu. - Kitaptan
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.