#smrgKİTABEVİ Ben Bermal - 2023
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
6259924052
Kargoya Teslim Süresi:
4&6
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
132
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
99,40
Havale/EFT ile:
96,42
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199217091
603711
https://www.simurgkitabevi.com/ben-bermal-2023
Ben Bermal - 2023 #smrgKİTABEVİ
99.40
“Şimdi gidip gömecektik onları ve bir daha göremeyecektik, duyamayacaktık, belki unutulup gideceklerdi bir zaman sonra. Hiç yaşamamışlar gibi. Ölüm de vardı, olmasaydı, hiç olmasaydı, dövüşseydik ama kimse ölmeseydi, herkes görebilseydi istediği günleri, olmazdı. Olmazdı. Madem öyle kalkıp cenazelerimizi götüreceğiz, toprağa vereceğiz.”
Deniz Faruk Zeren'in bu öyküsü kırılmış hayallerimizin yamacına çağırıyor bizi. Saman balyalarının, çürük elma ve marul yapraklarının arasında oturup kurduğumuz hayallerin yanına. Kendimizi bir an savrulan bir sonbahar yaprağı gibi duyuyoruz, güzel bir avluya düşmeyi umut ediyoruz. Hemen yandaki evin enikli tahta kapısını ittirip içeri giriyoruz. Avlunun ortasındaki büyük, kolları ta dama uzanmış, geniş yeşil, taze yaprakları toplanmayı bekleyen güzel asmanın altında oturup çay içiyoruz sonra. Aşağıda sessiz, kayaların arasından azalıp çoğalarak akan bir dere var. Ovanın, derin bir kavisle incelip büküldüğü, içeri dönüp, yükselerek uzadığı küçüklü büyüklü tümseklerin, tepelerin, yamaçların gözlere tuzaklar kurup onları yanılttığı derin bir yerlerinde toprak kıpırdıyor.
Deniz Faruk Zeren'in bu öyküsü kırılmış hayallerimizin yamacına çağırıyor bizi. Saman balyalarının, çürük elma ve marul yapraklarının arasında oturup kurduğumuz hayallerin yanına. Kendimizi bir an savrulan bir sonbahar yaprağı gibi duyuyoruz, güzel bir avluya düşmeyi umut ediyoruz. Hemen yandaki evin enikli tahta kapısını ittirip içeri giriyoruz. Avlunun ortasındaki büyük, kolları ta dama uzanmış, geniş yeşil, taze yaprakları toplanmayı bekleyen güzel asmanın altında oturup çay içiyoruz sonra. Aşağıda sessiz, kayaların arasından azalıp çoğalarak akan bir dere var. Ovanın, derin bir kavisle incelip büküldüğü, içeri dönüp, yükselerek uzadığı küçüklü büyüklü tümseklerin, tepelerin, yamaçların gözlere tuzaklar kurup onları yanılttığı derin bir yerlerinde toprak kıpırdıyor.
“Şimdi gidip gömecektik onları ve bir daha göremeyecektik, duyamayacaktık, belki unutulup gideceklerdi bir zaman sonra. Hiç yaşamamışlar gibi. Ölüm de vardı, olmasaydı, hiç olmasaydı, dövüşseydik ama kimse ölmeseydi, herkes görebilseydi istediği günleri, olmazdı. Olmazdı. Madem öyle kalkıp cenazelerimizi götüreceğiz, toprağa vereceğiz.”
Deniz Faruk Zeren'in bu öyküsü kırılmış hayallerimizin yamacına çağırıyor bizi. Saman balyalarının, çürük elma ve marul yapraklarının arasında oturup kurduğumuz hayallerin yanına. Kendimizi bir an savrulan bir sonbahar yaprağı gibi duyuyoruz, güzel bir avluya düşmeyi umut ediyoruz. Hemen yandaki evin enikli tahta kapısını ittirip içeri giriyoruz. Avlunun ortasındaki büyük, kolları ta dama uzanmış, geniş yeşil, taze yaprakları toplanmayı bekleyen güzel asmanın altında oturup çay içiyoruz sonra. Aşağıda sessiz, kayaların arasından azalıp çoğalarak akan bir dere var. Ovanın, derin bir kavisle incelip büküldüğü, içeri dönüp, yükselerek uzadığı küçüklü büyüklü tümseklerin, tepelerin, yamaçların gözlere tuzaklar kurup onları yanılttığı derin bir yerlerinde toprak kıpırdıyor.
Deniz Faruk Zeren'in bu öyküsü kırılmış hayallerimizin yamacına çağırıyor bizi. Saman balyalarının, çürük elma ve marul yapraklarının arasında oturup kurduğumuz hayallerin yanına. Kendimizi bir an savrulan bir sonbahar yaprağı gibi duyuyoruz, güzel bir avluya düşmeyi umut ediyoruz. Hemen yandaki evin enikli tahta kapısını ittirip içeri giriyoruz. Avlunun ortasındaki büyük, kolları ta dama uzanmış, geniş yeşil, taze yaprakları toplanmayı bekleyen güzel asmanın altında oturup çay içiyoruz sonra. Aşağıda sessiz, kayaların arasından azalıp çoğalarak akan bir dere var. Ovanın, derin bir kavisle incelip büküldüğü, içeri dönüp, yükselerek uzadığı küçüklü büyüklü tümseklerin, tepelerin, yamaçların gözlere tuzaklar kurup onları yanılttığı derin bir yerlerinde toprak kıpırdıyor.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.