#smrgKİTABEVİ Ben Bir Bizans Bahçesinde Büyüdüm -
Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
İkon Matbaacılık
Dizi Adı:
ISBN-10:
9789753903028
Kargoya Teslim Süresi:
4&6
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
335 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
4
Basım Tarihi:
2012
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
113,60
Havale/EFT ile:
110,19
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199146119
532282
https://www.simurgkitabevi.com/ben-bir-bizans-bahcesinde-buyudum-1
Ben Bir Bizans Bahçesinde Büyüdüm - #smrgKİTABEVİ
113.60
Meldâ Kaptananın bu ilk kitabı; Osmanlıdan Cumhuriyete geçiş sürecinde bir ailenin öyküsünü, Cumhuriyet kuşağından bir aydının anılarını içeriyor. Öğrenimi için 1949da Parise giden Kaptana, orada genç Türk sanatçılarla tanışır ve sağlam dostluklar kurar. Bu şekilde tanıştığı heykeltraş İlhan Komanla Pariste evlenir. Bir oğulları olduktan sonra eşinden boşanıp New Yorka gider. Türkiyeye dönünce de uzun yıllar sanat galerisi yöneticiliği yapar. Sanat dünyamızda önemli bir isim olan Kaptananın Kocamustafapaşa, Paris ve New York ekseninde dolu dolu yaşanmış hayatı bu sayfalarda... Tadımlık Doğduğum Ev 2000 yılı kasım ayının güneşli bir gününde doğduğum yerleri görmeye karar verdim. Bir cesaret. Betonlaşan İstanbulun o köşesi acaba ne haldeydi' Uzun süredir ayaklarım gitmiyordu. Belleğimde kalan güzellikleri bozmaktan öylesine korkuyordum ki eski semtimde çirkinlikler görmek endişesiyle cesaret edemiyordum bir türlü. O yerleri oğlumun da görmesini istiyor, ona eski halini anlatmayı arzu ediyordum. O da zaten ilgileniyordu bütün geçmişimizle. Önce doğduğum evin çevresindeki 12 dönümlük bahçenin ne hallerde olduğunu görmek üzere evin önünden geçen Hacı Kadın Sokağına gittik. Evin yerinde 6 katlı kocaman bir apartman vardı. Tam eski binanın temelleri üzerine inşa edilmiş gibiydi. Yanındaki garaj, daha önceleri de arabanın konulduğu yerin, kapısı eski haliyle kapalı duruyordu. Yardımcıların oturduğu yandaki küçük bina da daha küçük bir apartmana dönüşmüştü. Arka tarafa doğru yürüdük ve bizim bahçenin bir bölümüne yapılmış olan Başer Apartmanının önündeki küçücük bir bahçede gülleriyle uğraşan bir beyle merhabalaştık. Bu apartmanın arka tarafında kalan bölümde görmeyi umduğum bir sütun vardı, bahçemizdeki Bizans manastırından kalan, kırılıp götürülmemiş, sapasağlam kalmış kocaman gri granit sütun. Onun uzunlamasına yattığı yerde odunlar yığılıydı, sanki onları kaldırabilsem o sütunu orada bulacaktım. Bana şaşkınlıkla bakan adamcağıza orada doğduğumu ve güller ektiği yerlerde eskiden de güller olduğunu anlatmaya çalıştım. Güllerini memleketi Ispartadan getirdiğini söylediğinde bu ilginç tesadüfe şaşmıştım. Gül Yaprağı Manastırı, Güllü Köşkten sonra gene güller oralardaydı. Toprağında mı bir şeyler vardı gülleri çeken! Orada kiracı olan Ispartalı bey eskiye ait bir şey bilmiyordu, ama Tacettin isimli bir beyin oraların eski halini bildiğini söyledi. Ben ramazan olduğu için kimseyi rahatsız etmek istemiyordum. Oğlum Ahmet o sırada sesleri kaydediyormuş. Bizim arazinin bir zamanlar bostan olan kısmı yola gitmiş, bir kısmında da oldukça büyük bir alanı kaplayan otopark yapılmıştı. O otoparkın yerine de herhangi bir inşaat yapılması yasaklanmıştı, caminin hemen arkasında olduğu için. Tam oradan ayrılacağımız sırada Başer Apartmanının merdivenlerinden bir bey iniyordu, bu beyi görünce İşte, Tacettin Bey geldi diye seslendi gülleriyle uğraşan kiracı. ...
Meldâ Kaptananın bu ilk kitabı; Osmanlıdan Cumhuriyete geçiş sürecinde bir ailenin öyküsünü, Cumhuriyet kuşağından bir aydının anılarını içeriyor. Öğrenimi için 1949da Parise giden Kaptana, orada genç Türk sanatçılarla tanışır ve sağlam dostluklar kurar. Bu şekilde tanıştığı heykeltraş İlhan Komanla Pariste evlenir. Bir oğulları olduktan sonra eşinden boşanıp New Yorka gider. Türkiyeye dönünce de uzun yıllar sanat galerisi yöneticiliği yapar. Sanat dünyamızda önemli bir isim olan Kaptananın Kocamustafapaşa, Paris ve New York ekseninde dolu dolu yaşanmış hayatı bu sayfalarda... Tadımlık Doğduğum Ev 2000 yılı kasım ayının güneşli bir gününde doğduğum yerleri görmeye karar verdim. Bir cesaret. Betonlaşan İstanbulun o köşesi acaba ne haldeydi' Uzun süredir ayaklarım gitmiyordu. Belleğimde kalan güzellikleri bozmaktan öylesine korkuyordum ki eski semtimde çirkinlikler görmek endişesiyle cesaret edemiyordum bir türlü. O yerleri oğlumun da görmesini istiyor, ona eski halini anlatmayı arzu ediyordum. O da zaten ilgileniyordu bütün geçmişimizle. Önce doğduğum evin çevresindeki 12 dönümlük bahçenin ne hallerde olduğunu görmek üzere evin önünden geçen Hacı Kadın Sokağına gittik. Evin yerinde 6 katlı kocaman bir apartman vardı. Tam eski binanın temelleri üzerine inşa edilmiş gibiydi. Yanındaki garaj, daha önceleri de arabanın konulduğu yerin, kapısı eski haliyle kapalı duruyordu. Yardımcıların oturduğu yandaki küçük bina da daha küçük bir apartmana dönüşmüştü. Arka tarafa doğru yürüdük ve bizim bahçenin bir bölümüne yapılmış olan Başer Apartmanının önündeki küçücük bir bahçede gülleriyle uğraşan bir beyle merhabalaştık. Bu apartmanın arka tarafında kalan bölümde görmeyi umduğum bir sütun vardı, bahçemizdeki Bizans manastırından kalan, kırılıp götürülmemiş, sapasağlam kalmış kocaman gri granit sütun. Onun uzunlamasına yattığı yerde odunlar yığılıydı, sanki onları kaldırabilsem o sütunu orada bulacaktım. Bana şaşkınlıkla bakan adamcağıza orada doğduğumu ve güller ektiği yerlerde eskiden de güller olduğunu anlatmaya çalıştım. Güllerini memleketi Ispartadan getirdiğini söylediğinde bu ilginç tesadüfe şaşmıştım. Gül Yaprağı Manastırı, Güllü Köşkten sonra gene güller oralardaydı. Toprağında mı bir şeyler vardı gülleri çeken! Orada kiracı olan Ispartalı bey eskiye ait bir şey bilmiyordu, ama Tacettin isimli bir beyin oraların eski halini bildiğini söyledi. Ben ramazan olduğu için kimseyi rahatsız etmek istemiyordum. Oğlum Ahmet o sırada sesleri kaydediyormuş. Bizim arazinin bir zamanlar bostan olan kısmı yola gitmiş, bir kısmında da oldukça büyük bir alanı kaplayan otopark yapılmıştı. O otoparkın yerine de herhangi bir inşaat yapılması yasaklanmıştı, caminin hemen arkasında olduğu için. Tam oradan ayrılacağımız sırada Başer Apartmanının merdivenlerinden bir bey iniyordu, bu beyi görünce İşte, Tacettin Bey geldi diye seslendi gülleriyle uğraşan kiracı. ...
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.