#smrgSAHAF Beyazdaki Kara -

Stok Kodu:
1199067503
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
316 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2005
Çeviren:
Handan Akdemir
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199067503
453427
Beyazdaki Kara -
Beyazdaki Kara - #smrgSAHAF
0.00
Maggie Gee, bu romanında, sıradan bir İngiliz ailesinin dokunaklı öyküsünü anlatırken, ırkçılığı da masaya yatırıyor. İngiliz ailesinde ve toplumunda şiddetin kaynağını arıyor. Yazarın dert edindikleri, aynı zamanda çağımızın da en önemli meseleleri: Aile içi şiddet, kanser, yaşlılık, kardeşler arası rekabet, çok kültürlülük... Üstelik bu meseleleri farklı bakış açılarından sunmaya olanak veren çok katmanlı bir anlatıyla karşı karşıyayız. Beyazdaki Kara'nın "çağımızın ideolojik ve duygusal kaosunu kucaklayan çağdaş bir roman, hatta "bir milenyum romanı olarak" selamlanması boşuna değil. White'lar nefret ve ölümün hem birleştirdiği, hem de ayırdığı bir aile. Yirmi birinci yüzyılın başında Londrâ da park bekçiliği yapan Alfred White, ailesini yıllardır yaptığı gibi sertlik ve baskıyla yönetmeye devam etme azminde olsa da, artık o köprülerin altından çok sular geçmiştir. Aniden rahatsızlanarak hastaneye kaldırılması, White'ları bir araya getirir: Alfred'in kırk yıllık eşi; zengin bir gazeteci olup, ailesine pislik muamelesi yapan büyük oğlu; yabancılardan nefret eden homoseksüel küçük oğlu; bir zenciyle evlenip babasının nefretini üzerine çeken kızı, sevgiyle değilse de, aile kurumunun dayatmasıyla bağlıdırlar birbirlerine. İşçi sınıfına mensup White çiftinin çocukları sosyal merdivende anne babalarından yukardadırlar ve onlara tepeden bakarlar. Beyazdaki Kara kuşaklar arası mobiliteyle ilgili olduğu kadar, kırsal yaşamın yok oluşuyla da ilgili bir roman. Alfred'in bekçilik yaptığı Albion Parkı, adeta romanın başka bir karakteri. Park, İngiliz geleneğini, geçmişi temsil ediyor. Alfred yabancıların olmadığı "eski güzel günler"den özlemle söz ediyor. Pastoral Ingiltere yerini şehirleşmiş, çok kültürlü çağdaş İngiltere'ye; suşi barların, kaldırım kafelerinin, "renkli derililer"in, yeni yetmelerden oluşan çetelerin dünyasına bırakmıştır. Bu yeni dünyada Alfred gibilere yer yoktur...

"Maggie Gee bu dikkate değer romanında gündelik banliyö yaşamındaki çeşitli etnik grupları ilgilendiren belalı bir konuyu ele alıyor ve onu yumuşak, seksi ve korkutucu bir tarzda işliyor." Jim Crace (Arka kapaktan)

Maggie Gee, bu romanında, sıradan bir İngiliz ailesinin dokunaklı öyküsünü anlatırken, ırkçılığı da masaya yatırıyor. İngiliz ailesinde ve toplumunda şiddetin kaynağını arıyor. Yazarın dert edindikleri, aynı zamanda çağımızın da en önemli meseleleri: Aile içi şiddet, kanser, yaşlılık, kardeşler arası rekabet, çok kültürlülük... Üstelik bu meseleleri farklı bakış açılarından sunmaya olanak veren çok katmanlı bir anlatıyla karşı karşıyayız. Beyazdaki Kara'nın "çağımızın ideolojik ve duygusal kaosunu kucaklayan çağdaş bir roman, hatta "bir milenyum romanı olarak" selamlanması boşuna değil. White'lar nefret ve ölümün hem birleştirdiği, hem de ayırdığı bir aile. Yirmi birinci yüzyılın başında Londrâ da park bekçiliği yapan Alfred White, ailesini yıllardır yaptığı gibi sertlik ve baskıyla yönetmeye devam etme azminde olsa da, artık o köprülerin altından çok sular geçmiştir. Aniden rahatsızlanarak hastaneye kaldırılması, White'ları bir araya getirir: Alfred'in kırk yıllık eşi; zengin bir gazeteci olup, ailesine pislik muamelesi yapan büyük oğlu; yabancılardan nefret eden homoseksüel küçük oğlu; bir zenciyle evlenip babasının nefretini üzerine çeken kızı, sevgiyle değilse de, aile kurumunun dayatmasıyla bağlıdırlar birbirlerine. İşçi sınıfına mensup White çiftinin çocukları sosyal merdivende anne babalarından yukardadırlar ve onlara tepeden bakarlar. Beyazdaki Kara kuşaklar arası mobiliteyle ilgili olduğu kadar, kırsal yaşamın yok oluşuyla da ilgili bir roman. Alfred'in bekçilik yaptığı Albion Parkı, adeta romanın başka bir karakteri. Park, İngiliz geleneğini, geçmişi temsil ediyor. Alfred yabancıların olmadığı "eski güzel günler"den özlemle söz ediyor. Pastoral Ingiltere yerini şehirleşmiş, çok kültürlü çağdaş İngiltere'ye; suşi barların, kaldırım kafelerinin, "renkli derililer"in, yeni yetmelerden oluşan çetelerin dünyasına bırakmıştır. Bu yeni dünyada Alfred gibilere yer yoktur...

"Maggie Gee bu dikkate değer romanında gündelik banliyö yaşamındaki çeşitli etnik grupları ilgilendiren belalı bir konuyu ele alıyor ve onu yumuşak, seksi ve korkutucu bir tarzda işliyor." Jim Crace (Arka kapaktan)

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat