Felsefe tarihi okutuyordu. Saçı başı ağarmış, suratında bir günlük sakal, ceketi sarkmış, üstü başı sigara külü içerisinde bir adamdı. Kürsüye kısa ve hızlı adımlarla yürür, damarları fırtlak elleriyle kürsünün iki yanına yapışır, kısık sesiyle, istemeyerek konuşuyormuş gibi anlatmaya başlardı; söyledikleri güç anlaşılırdı.
Amfinin pencerelerinin dışında parklar ve bahçeler altın kızılına kesmiş; sanki bir yangın, alev alev...
Sonbahar uzuyordu Kiyef'te, Güney yazı bahçelere güneş ışığı ve yeşillik doldurmuş, çiçek kokuları biriktirmiş. Bunları sonbahara bırakıp gitmeye gönlü razı olmuyor gibi... Hemen hemen her yıl gitmemek için ayak diriyor, takvimleri şaşırtıyordu. (Kitaptan)
Felsefe tarihi okutuyordu. Saçı başı ağarmış, suratında bir günlük sakal, ceketi sarkmış, üstü başı sigara külü içerisinde bir adamdı. Kürsüye kısa ve hızlı adımlarla yürür, damarları fırtlak elleriyle kürsünün iki yanına yapışır, kısık sesiyle, istemeyerek konuşuyormuş gibi anlatmaya başlardı; söyledikleri güç anlaşılırdı.
Amfinin pencerelerinin dışında parklar ve bahçeler altın kızılına kesmiş; sanki bir yangın, alev alev...
Sonbahar uzuyordu Kiyef'te, Güney yazı bahçelere güneş ışığı ve yeşillik doldurmuş, çiçek kokuları biriktirmiş. Bunları sonbahara bırakıp gitmeye gönlü razı olmuyor gibi... Hemen hemen her yıl gitmemek için ayak diriyor, takvimleri şaşırtıyordu. (Kitaptan)