Ahmet YURDAKUL, bu romanıyla Eylül afetinin gerçek görüntüsünü duygularla yoğurarak önümüze seriyor. Sıcaklığını henüz yitirmeyen olayları öne çıkarmdan, yaşanmış yarım kalmış duyguları, ilişkileri yine ustaca anlatıyor. Baskılardan yılıp kabuğuna çekilenleri, olanı biteni uzaktan seyredenleri ya da susmayı, sinmeyi rededenleri; sevdaları, doyumları doyumsuzlukları... Ama söz kalabalığı olmadan, anlaşılmazlığı yazınsallık olarak öne çıkarmadan anlatıyor.
"Sözcükler hayatı açıklamaya yetmiyorsa, endişeye gerek yok. Günün birinde mutlaka uygun sözcükler bulunur. Ancak hayat, sözcüklerin gerisinde kalmışsa bundan kork. Çünkü hayatı yeniden kurmak, sözcükleri belli bir düzene göre sıralamaktan daha zor olabilir."
Ahmet YURDAKUL, bu romanıyla Eylül afetinin gerçek görüntüsünü duygularla yoğurarak önümüze seriyor. Sıcaklığını henüz yitirmeyen olayları öne çıkarmdan, yaşanmış yarım kalmış duyguları, ilişkileri yine ustaca anlatıyor. Baskılardan yılıp kabuğuna çekilenleri, olanı biteni uzaktan seyredenleri ya da susmayı, sinmeyi rededenleri; sevdaları, doyumları doyumsuzlukları... Ama söz kalabalığı olmadan, anlaşılmazlığı yazınsallık olarak öne çıkarmadan anlatıyor.
"Sözcükler hayatı açıklamaya yetmiyorsa, endişeye gerek yok. Günün birinde mutlaka uygun sözcükler bulunur. Ancak hayat, sözcüklerin gerisinde kalmışsa bundan kork. Çünkü hayatı yeniden kurmak, sözcükleri belli bir düzene göre sıralamaktan daha zor olabilir."