#smrgKİTABEVİ Bir Sağır Zangoç - 2023

Editör:
Kapak Tasarım:
Hamdi Akçay
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
6052651940
Kargoya Teslim Süresi:
3&6
Hazırlayan:
Beyza Ertem
Cilt:
Amerikan Cilt
Stok Kodu:
1199212879
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
120
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2023
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
61,20
Havale/EFT ile: 59,36
Siparişiniz 3&6 iş günü arasında kargoda
1199212879
599398
Bir Sağır Zangoç -        2023
Bir Sağır Zangoç - 2023 #smrgKİTABEVİ
61.20
Soner Sert'in ikinci öykü toplamı: Bir Sağır Zangoç.

Araf, Ölüm ve Yaşam. Yazar, üç başlık altında topladığı öykülerinde, olağan görünen an parçalarının nasıl olağandışı yollara sapabileceğini, karakterlerin raydan çıkan hayatlarının –belki de en– kötü günlerine odaklanarak gösteriyor, kırılmaların altını kazıyor. Bu dönüşüm rüzgârına kapılan okurun zihnindeyse hep aynı soru peyda oluyor: İşler nasıl bu noktaya geldi?

“Allah'ın unuttuğu, kurdun kuşun belirli bir saatten sonra ses etmediği, sokak lambalarının bile yanıp yanmamakta tereddüt ettiği, ‘Boğulacaksan, büyük denizde boğul,' deyip hep küçük denizde boğulanların işsizler kahvesine tünediği, kimsenin ne çok iyi ne çok kötü olduğu ama herkesin birbirine ahlak pazarladığı bu kasabada ortalık cırcırböceklerine kalmıştı. Ece, jandarma karakolunun izbe nezarethanesinde yarı açılmış ufak pencereden periyodik olarak gelen seslere kilitlenmiş, başına gelenleri düşünüyordu. Cırcırböceklerinin sesi kafasının içine içine vuruyordu. Cilası yeni yapılmış, üzerinde ‘İçişleri Bakanlığı' yazan kırmızı beyaz boyalı bankta otururken, göğsünün daraldığını, nefesinin kesilir gibi olduğunu hissetti.”

Soner Sert'in ikinci öykü toplamı: Bir Sağır Zangoç.

Araf, Ölüm ve Yaşam. Yazar, üç başlık altında topladığı öykülerinde, olağan görünen an parçalarının nasıl olağandışı yollara sapabileceğini, karakterlerin raydan çıkan hayatlarının –belki de en– kötü günlerine odaklanarak gösteriyor, kırılmaların altını kazıyor. Bu dönüşüm rüzgârına kapılan okurun zihnindeyse hep aynı soru peyda oluyor: İşler nasıl bu noktaya geldi?

“Allah'ın unuttuğu, kurdun kuşun belirli bir saatten sonra ses etmediği, sokak lambalarının bile yanıp yanmamakta tereddüt ettiği, ‘Boğulacaksan, büyük denizde boğul,' deyip hep küçük denizde boğulanların işsizler kahvesine tünediği, kimsenin ne çok iyi ne çok kötü olduğu ama herkesin birbirine ahlak pazarladığı bu kasabada ortalık cırcırböceklerine kalmıştı. Ece, jandarma karakolunun izbe nezarethanesinde yarı açılmış ufak pencereden periyodik olarak gelen seslere kilitlenmiş, başına gelenleri düşünüyordu. Cırcırböceklerinin sesi kafasının içine içine vuruyordu. Cilası yeni yapılmış, üzerinde ‘İçişleri Bakanlığı' yazan kırmızı beyaz boyalı bankta otururken, göğsünün daraldığını, nefesinin kesilir gibi olduğunu hissetti.”

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat