#smrgKİTABEVİ Birinci Çoğul Şehir - 2024
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
6258055788
Kargoya Teslim Süresi:
4&6
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
13x23
Sayfa Sayısı:
107
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
87,60
Havale/EFT ile:
84,97
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199234439
621375
https://www.simurgkitabevi.com/birinci-cogul-sehir-2024
Birinci Çoğul Şehir - 2024 #smrgKİTABEVİ
87.60
“Kavi dostluğa, mecburi ikamete, bezgin alışkanlığa, sıcak bağlılığa açılabilira şehirle tanışıklığımız.”
“Kavranamayacak kadar büyük, sığılamayacak kadar küçük kentlerde yaşıyoruz.”
“Durgun sudaki aksimize bakar gibi bakalım şehrimize. Kendi suretimizi ve geçmişimizi görelim onun titrek yüzünde. Hafif dalgalı, azıcık mat, biraz saydam; şöyle hayale yol veren görüntümüzü seyredelim kentin aynasında.”
> Düşleri kuşatan şehir tanımlarını kırmızı ışıklarda bekleyen araçlar gibi bir sıraya dizen Tekin Şener Birinci Çoğul Şehir adlı eserinde, şehri insan gibi sıfatlandırarak ilginç bir tanımlamayla zihnimizde yeni yollar aralıyor. Onun şehir betimlemeleri, şehir derinleşmeleri sosyoloji, iktisat, tarih dışında psikolojik tonlamaların bezediği, çoğu zaman tek tek psikolojilerin üzerinde bir külli ruhun gölgesiyle okuyucuya eşlik ederek zihnimizde ve duygu dünyamızda yeni duldalanma imkânları yaratıyor. Onun yarattığı duldalanmalar bazen şehrin yer altından gelen sevimsiz seslerle, bazen toplumsal rüzgârlarla kuru bilgileri bertaraf ederek bizi ayıktırır ama şehirsiz bırakmaz.
Tekin Şener'in eserinde edebiyatın ontolojik katmanları kırmızı ışıkta bekleyen şehir tanımlarını yan yollara yöneltirken kendi tanımına yol açar ve kendi dünyasında gezindirir: “Benzerliklerin benzemezlikleri kuşattığı ama bastıramadığı insan yerleşimine şehir denir.” ifadesiyle geniş bir çağırışım alanını da şehir meydanları gibi önümüze açar. Bilim dallarının mücavir alanlarına sıkışan okumalar bu meydana çıkarak bir temaşaya katılabilir, farklı bilgi ve duygularla arz-ı endam edebilir..
“Kavranamayacak kadar büyük, sığılamayacak kadar küçük kentlerde yaşıyoruz.”
“Durgun sudaki aksimize bakar gibi bakalım şehrimize. Kendi suretimizi ve geçmişimizi görelim onun titrek yüzünde. Hafif dalgalı, azıcık mat, biraz saydam; şöyle hayale yol veren görüntümüzü seyredelim kentin aynasında.”
> Düşleri kuşatan şehir tanımlarını kırmızı ışıklarda bekleyen araçlar gibi bir sıraya dizen Tekin Şener Birinci Çoğul Şehir adlı eserinde, şehri insan gibi sıfatlandırarak ilginç bir tanımlamayla zihnimizde yeni yollar aralıyor. Onun şehir betimlemeleri, şehir derinleşmeleri sosyoloji, iktisat, tarih dışında psikolojik tonlamaların bezediği, çoğu zaman tek tek psikolojilerin üzerinde bir külli ruhun gölgesiyle okuyucuya eşlik ederek zihnimizde ve duygu dünyamızda yeni duldalanma imkânları yaratıyor. Onun yarattığı duldalanmalar bazen şehrin yer altından gelen sevimsiz seslerle, bazen toplumsal rüzgârlarla kuru bilgileri bertaraf ederek bizi ayıktırır ama şehirsiz bırakmaz.
Tekin Şener'in eserinde edebiyatın ontolojik katmanları kırmızı ışıkta bekleyen şehir tanımlarını yan yollara yöneltirken kendi tanımına yol açar ve kendi dünyasında gezindirir: “Benzerliklerin benzemezlikleri kuşattığı ama bastıramadığı insan yerleşimine şehir denir.” ifadesiyle geniş bir çağırışım alanını da şehir meydanları gibi önümüze açar. Bilim dallarının mücavir alanlarına sıkışan okumalar bu meydana çıkarak bir temaşaya katılabilir, farklı bilgi ve duygularla arz-ı endam edebilir..
“Kavi dostluğa, mecburi ikamete, bezgin alışkanlığa, sıcak bağlılığa açılabilira şehirle tanışıklığımız.”
“Kavranamayacak kadar büyük, sığılamayacak kadar küçük kentlerde yaşıyoruz.”
“Durgun sudaki aksimize bakar gibi bakalım şehrimize. Kendi suretimizi ve geçmişimizi görelim onun titrek yüzünde. Hafif dalgalı, azıcık mat, biraz saydam; şöyle hayale yol veren görüntümüzü seyredelim kentin aynasında.”
> Düşleri kuşatan şehir tanımlarını kırmızı ışıklarda bekleyen araçlar gibi bir sıraya dizen Tekin Şener Birinci Çoğul Şehir adlı eserinde, şehri insan gibi sıfatlandırarak ilginç bir tanımlamayla zihnimizde yeni yollar aralıyor. Onun şehir betimlemeleri, şehir derinleşmeleri sosyoloji, iktisat, tarih dışında psikolojik tonlamaların bezediği, çoğu zaman tek tek psikolojilerin üzerinde bir külli ruhun gölgesiyle okuyucuya eşlik ederek zihnimizde ve duygu dünyamızda yeni duldalanma imkânları yaratıyor. Onun yarattığı duldalanmalar bazen şehrin yer altından gelen sevimsiz seslerle, bazen toplumsal rüzgârlarla kuru bilgileri bertaraf ederek bizi ayıktırır ama şehirsiz bırakmaz.
Tekin Şener'in eserinde edebiyatın ontolojik katmanları kırmızı ışıkta bekleyen şehir tanımlarını yan yollara yöneltirken kendi tanımına yol açar ve kendi dünyasında gezindirir: “Benzerliklerin benzemezlikleri kuşattığı ama bastıramadığı insan yerleşimine şehir denir.” ifadesiyle geniş bir çağırışım alanını da şehir meydanları gibi önümüze açar. Bilim dallarının mücavir alanlarına sıkışan okumalar bu meydana çıkarak bir temaşaya katılabilir, farklı bilgi ve duygularla arz-ı endam edebilir..
“Kavranamayacak kadar büyük, sığılamayacak kadar küçük kentlerde yaşıyoruz.”
“Durgun sudaki aksimize bakar gibi bakalım şehrimize. Kendi suretimizi ve geçmişimizi görelim onun titrek yüzünde. Hafif dalgalı, azıcık mat, biraz saydam; şöyle hayale yol veren görüntümüzü seyredelim kentin aynasında.”
> Düşleri kuşatan şehir tanımlarını kırmızı ışıklarda bekleyen araçlar gibi bir sıraya dizen Tekin Şener Birinci Çoğul Şehir adlı eserinde, şehri insan gibi sıfatlandırarak ilginç bir tanımlamayla zihnimizde yeni yollar aralıyor. Onun şehir betimlemeleri, şehir derinleşmeleri sosyoloji, iktisat, tarih dışında psikolojik tonlamaların bezediği, çoğu zaman tek tek psikolojilerin üzerinde bir külli ruhun gölgesiyle okuyucuya eşlik ederek zihnimizde ve duygu dünyamızda yeni duldalanma imkânları yaratıyor. Onun yarattığı duldalanmalar bazen şehrin yer altından gelen sevimsiz seslerle, bazen toplumsal rüzgârlarla kuru bilgileri bertaraf ederek bizi ayıktırır ama şehirsiz bırakmaz.
Tekin Şener'in eserinde edebiyatın ontolojik katmanları kırmızı ışıkta bekleyen şehir tanımlarını yan yollara yöneltirken kendi tanımına yol açar ve kendi dünyasında gezindirir: “Benzerliklerin benzemezlikleri kuşattığı ama bastıramadığı insan yerleşimine şehir denir.” ifadesiyle geniş bir çağırışım alanını da şehir meydanları gibi önümüze açar. Bilim dallarının mücavir alanlarına sıkışan okumalar bu meydana çıkarak bir temaşaya katılabilir, farklı bilgi ve duygularla arz-ı endam edebilir..
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.