#smrgKİTABEVİ Birinci Dünya Savaşı'nda Almanya'nın İslâm Stratejisi -
Türk ve Alman arşiv kaynaklarından yararlanılarak kaleme alınan bu eser, Birinci Dünya Savaşı'nın çok az bilinen bir yönünü açığa çıkarıyor ve Osmanlı sultanının halife sıfatıyla ilan ettiği cihad-ı ekber ve cihad ilanının bir sonucu olarak uygulanan İslâmcılık politikaları ile ilgili yeni çıkarımlar yapmaya imkân sağlıyor.
SUNUŞ
Anlaşılması güç bir şekilde bugüne kadar Türk tarihçiliğince ihmal edilmiş ve büyük ölçüde basmakalıp birtakım kabuller etrafında ele alınmış Birinci Dünya Savaşı'ndaki Türk-Alman müttefikliğinin Türkiye'de az bilinen bir yönünü ortaya koymayı hedefleyen bu çalışma, 1914-1918 yılları arasında süren savaşta Almanya'nın uyguladığı İslam stratejisinin sivil yönünü ve bunun Türk-Alman ittifakı içindeki uygulamalarını ele almaktadır. Burada esas itibariyle Alman Dışişleri bakanlığı adına uzun yıllar İslam dünyasına yönelik gözlemlerde bulunan ve raporlar hazırlayan Max von Oppeneheim'ın Ekim 1914'de Almanya için kaleme aldığı, İslam dünyasında Panislamizm faktörünün yardımıyla İtilaf Devletleri aleyhinde meydana getirilecek hareketlerin (ihtilaller, isyanlar gibi) ana hatlarını çizen, 136 sayfalık memorandumu ve bu memorandum dahilinde uygulanması öngörülen iki proje incelenmiştir. Sözkonusu iki proje yanında, bu projenin mimarı kabul edilen Max von Oppenheim'ın sıradışı hayatı da genel hatlarıyla ortaya konulmaya çalışılmıştır. Ele alınan projelerden birincisi, Şark İstihbarat Birimi (Nachrictenstelle für den Orient (NfO)) adlı Berlin merkezli propaganda mekanizmasıdır. Kısaca NfO olarak adlandırılan bu propaganda mekanizmasının işleyişinde Müslüman görevliler de vazife almışlardı. Bu kapsamda Osmanlı Devleti tarafından gönderilen Mehmed Akif, Şeyh Salih Tunusi, Abdürreşid İbrahim, Halim Sabit gibi önemli şahsiyetlerden oluşan görevliler Almanya'da çok yönlü bir propaganda çalışması içinde bulunmuşlardır. Merkezi Berlin olan bu propaganda teşkilatının bir de İstanbul merkezli Osmanlı yapılanması oluşturulmuştu. Oppenheim'ın bizzat kurduğu bu teşkilatın hem Berlin'deki merkezinin hem de İstanbul'daki şubesinin çalışmaları burada orijinal belgeler ışığında ele alınmıştır. Oppenheim'ın memorandumunda öngörülen ikinci proje ise, İtilaf Devletleri safında savaşırken Almanlara esir düşen veya gönüllü olarak saf değiştiren Arap, Hintli ve Tatar Müslüman askerlerin Türk-Alman müttefikliği bağlamında kullanılmaları meselesidir. Türk kamuoyunca çok az bilinen bu proje çerçevesinde Almanya'da ve Avusturya'da oluşturulan Müslüman esirlere mahsus kamplar ile buradaki esirlerin cihad gönüllüsü ve yerleşimci olarak Türkiye'ye gönderilmeleri konuları Türk ve Alman arşivlerinin kullanılmasıyla detaylı bir incelemeye tabi tutulmuştur.
Güncel tabirle, yüz yıl önce uygulamaya sokulmaya çalışılan 'İslam Baharı' stratejisini ele alan bu çalışma 2011 yılı Ocak ayında Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü'ne sunulan "Birinci Dünya Savaşı'nda Almanya'daki Müslüman Esir Kampları (1914-1918)" adlı yüksek lisans tezinin gözden geçirilmiş ve yeni belge ve kaynaklarla genişletilmiş hali olup çalışmamızın Türk-Alman ittifakı konusundaki araştırmalara farklı pencereler açmasını ve İslam dünyasındaki yeni gelişmelerin anlaşılmasına tarihi zeminde katkı sağlamasını ümid ediyoruz.
Kuşkusuz ilk başta tez olarak, sonradan da kitap olarak kaleme alınan bu çalışmanın meydana gelmesinde birçok kişinin katkıları ve yardımları oldu. Kronolojik sırayla gidilecek olursa; bu konuyu araştırmama dolaylı yoldan vesile olarak (zira o zamanki asıl araştırma konum İslamcılık kapsamında Mehmed Akif'in faaliyetleri idi) Berlin'deki arşive gitmemi teşvik eden tarihçi M. Ertuğrul Düzdağ Hocam'a; daha 2007 yılında editörlüğünü yaptığı derginin Birinci Dünya Savaşı özel saysısında Müslüman esirler konusunda bir makale yazmamı ısrlarla talep eden ve bu sayede kitabın ilk çekirdeğinin kafamda oluşmasına vesile olan tarihçi dostum Fatih Güldal'a; konuyu ilk araştırmaya başladığım 2007 yılında Berlin'e yaptığım seyahatte havaalanından beni alma nezaketini gösteren ve Berlin'deki çalışmalarım sırasında hiç bir konuda yardımını esirgemeyen tarihçi Dr. Naci Yorulmaz'a; yine Berlin'de bulunduğum dönemde Zentrum Moderner Orient Enstitüsü'nün kütüphanesinden ve müteveffa tarihçi Gerhard Höpp'ün burada bulunan terekesinden bana sınırsız yararlanma imkânını veren Merkez'in yetkililerine ve çalışanlarına; 2010 yılındaki Almanya seyahatimin Köln ve Bonn kısımlarında bana her türlü yardımı ve desteği sağlayan, kütüphanelerdeki çalışmalarımda kıymetli vaktini benim için harcayan değerli dostum Ahmet Aslan'a; aynı şekilde Bochum'dan akademisyen dostum Ahmet İnam'a; Köln'deki "Hausarchiv des Bankhauses Sal. Oppenheim jr.&Cie." bünyesinde yaptığım çalışmalarda şahsıma gösterilen yakın ilgiden dolayı Salomon Oppenheim özel arşivi görevlilerine; İstanbul'daki Başbakanlık Osmanlı Arşivi ile Ankara'daki ATASE Arşivi ve 2011 yılında gittiğim Berlin'deki Almanya Dışişleri Bakanlığı Siyasi Arşivi yetkililerine ve çalışanlarına ayrı ayrı teşekkürü borç biliyorum. Ayrıca, konunun tez olarak çalışılması konusundaki desteğinden dolayı lisans ve yüksek lisans hocalarımdan Prof. Dr. Ali Akyıldız'a ve yine çeşitli vesilelerle katkıları bulunan Prof. Dr. Mustafa Gencer'e, Yar. Doç. Dr. İ. Hakkı Kadı'ya, Leysen Şahin'e, Önder Çulhacı'ya, Fatih Ardıç'a, Mustafa Yeni'ye, Yüksel Bayrak'a, Arife Bayrak'a, Cengiz Kon'a, Gültane Elmas'a ve Atilla Elmas'a bu çalışma esnasındaki yardımlarından dolayı teşekkür ederim. Bu esere (tez olarak yazılması aşamasında) sağlanan maddi desteklerinden dolayı Dr. İsrafil Kışla Bey'in şahsında İlim Yayma Cemiyeti'ne ve ilme değer veren işadamı Altan Elmas Bey'e ayrıca teşekkürlerimi bildiriyorum.
Yukarıda saydığım isimlere ilaveten bu çalışmanın meydana çıkmasında doğrudan katkısı olanlardan ayrıca bahsetmem gerekmektedir. Bunların başında ise, kendi şahsî işlerini erteleme pahasına değerli vaktini harcayıp, bu kitabı gerek tez aşamasında ve gerekse de kitaplaşma aşamasında iken baştan sona okuyan ve elinizdeki metnin daha derli toplu ve okunur bir hal almasını sağlayan, iyi bir tarihçi ve entellektüel olması yanında kıymetli bir dost da olan İstanbul Üniversitesi'nden Doç. Dr. Gültekin Yıldız'a şükranlarımı sunuyorum. Kitabın tez aşamasında danışmanlığımı üstlenen ve o dönemde son derece demokratik ve özgür çalışma imkanını sağlayan değerli insan Prof. Dr. Ufuk Gülsoy Hocam'a; Marmara Üniversitesi'ndeki tez jürimde yer alan hocalarım Prof. Dr. Vahdettin Engin'e ve Prof. Dr. Acar Sevim'e değerli eleştirileri ve katkılarından dolayı çok teşekkür ederim. Bu çalışmanın kitaplaşmasına ve okuyucuya en düzgün şekilde ulaşmasına vesile olan Küre Yayınları'na, kitabın editörlüğünü üstlenen Özgür Oral'ın şahsında teşekkür ediyorum.
Ve tabii ki kıymetli eşim Zeliha Kon'a, bu çalışmanın her aşamasında gösterdiği sabırdan ve yapıcı eleştirileriyle eksilmeyen teşviklerinden dolayı şükranlarımı sunuyorum. - Kadir Kon
KADİR KON (Fatsa, 1977) 1998'de Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'nden mezun oldu. Eğitim amacıyla 2000-2005 yılları arasında Almanya'da bulundu. Yüksek lisansını Marmara Üniversitesi'nde Yakınçağ Tarihi alanında tamamlayan Kon, 2009 yılından bu yana Çankırı Karatekin Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'nde araştırma görevlisi olarak çalışmaktadır. Almanya'nın Bochum şehrindeki Ruhr Üniversi-tesi'nde doktora programını halen sürdürmekte olan Kon, araştırmalarını ağırlıklı olarak Birinci Dünya Savaşı, İslamcılık, Propaganda, Basın, Türk Kurtuluş Savaşı, Erken Dönem Cumhuriyet Türkiye'si gibi konularda yoğunlaştırmıştır. Kon'un sözkonusu alanlarda yayınlanmış çeşitli makale ve tercümeleri mevcuttur.
Türk ve Alman arşiv kaynaklarından yararlanılarak kaleme alınan bu eser, Birinci Dünya Savaşı'nın çok az bilinen bir yönünü açığa çıkarıyor ve Osmanlı sultanının halife sıfatıyla ilan ettiği cihad-ı ekber ve cihad ilanının bir sonucu olarak uygulanan İslâmcılık politikaları ile ilgili yeni çıkarımlar yapmaya imkân sağlıyor.
SUNUŞ
Anlaşılması güç bir şekilde bugüne kadar Türk tarihçiliğince ihmal edilmiş ve büyük ölçüde basmakalıp birtakım kabuller etrafında ele alınmış Birinci Dünya Savaşı'ndaki Türk-Alman müttefikliğinin Türkiye'de az bilinen bir yönünü ortaya koymayı hedefleyen bu çalışma, 1914-1918 yılları arasında süren savaşta Almanya'nın uyguladığı İslam stratejisinin sivil yönünü ve bunun Türk-Alman ittifakı içindeki uygulamalarını ele almaktadır. Burada esas itibariyle Alman Dışişleri bakanlığı adına uzun yıllar İslam dünyasına yönelik gözlemlerde bulunan ve raporlar hazırlayan Max von Oppeneheim'ın Ekim 1914'de Almanya için kaleme aldığı, İslam dünyasında Panislamizm faktörünün yardımıyla İtilaf Devletleri aleyhinde meydana getirilecek hareketlerin (ihtilaller, isyanlar gibi) ana hatlarını çizen, 136 sayfalık memorandumu ve bu memorandum dahilinde uygulanması öngörülen iki proje incelenmiştir. Sözkonusu iki proje yanında, bu projenin mimarı kabul edilen Max von Oppenheim'ın sıradışı hayatı da genel hatlarıyla ortaya konulmaya çalışılmıştır. Ele alınan projelerden birincisi, Şark İstihbarat Birimi (Nachrictenstelle für den Orient (NfO)) adlı Berlin merkezli propaganda mekanizmasıdır. Kısaca NfO olarak adlandırılan bu propaganda mekanizmasının işleyişinde Müslüman görevliler de vazife almışlardı. Bu kapsamda Osmanlı Devleti tarafından gönderilen Mehmed Akif, Şeyh Salih Tunusi, Abdürreşid İbrahim, Halim Sabit gibi önemli şahsiyetlerden oluşan görevliler Almanya'da çok yönlü bir propaganda çalışması içinde bulunmuşlardır. Merkezi Berlin olan bu propaganda teşkilatının bir de İstanbul merkezli Osmanlı yapılanması oluşturulmuştu. Oppenheim'ın bizzat kurduğu bu teşkilatın hem Berlin'deki merkezinin hem de İstanbul'daki şubesinin çalışmaları burada orijinal belgeler ışığında ele alınmıştır. Oppenheim'ın memorandumunda öngörülen ikinci proje ise, İtilaf Devletleri safında savaşırken Almanlara esir düşen veya gönüllü olarak saf değiştiren Arap, Hintli ve Tatar Müslüman askerlerin Türk-Alman müttefikliği bağlamında kullanılmaları meselesidir. Türk kamuoyunca çok az bilinen bu proje çerçevesinde Almanya'da ve Avusturya'da oluşturulan Müslüman esirlere mahsus kamplar ile buradaki esirlerin cihad gönüllüsü ve yerleşimci olarak Türkiye'ye gönderilmeleri konuları Türk ve Alman arşivlerinin kullanılmasıyla detaylı bir incelemeye tabi tutulmuştur.
Güncel tabirle, yüz yıl önce uygulamaya sokulmaya çalışılan 'İslam Baharı' stratejisini ele alan bu çalışma 2011 yılı Ocak ayında Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü'ne sunulan "Birinci Dünya Savaşı'nda Almanya'daki Müslüman Esir Kampları (1914-1918)" adlı yüksek lisans tezinin gözden geçirilmiş ve yeni belge ve kaynaklarla genişletilmiş hali olup çalışmamızın Türk-Alman ittifakı konusundaki araştırmalara farklı pencereler açmasını ve İslam dünyasındaki yeni gelişmelerin anlaşılmasına tarihi zeminde katkı sağlamasını ümid ediyoruz.
Kuşkusuz ilk başta tez olarak, sonradan da kitap olarak kaleme alınan bu çalışmanın meydana gelmesinde birçok kişinin katkıları ve yardımları oldu. Kronolojik sırayla gidilecek olursa; bu konuyu araştırmama dolaylı yoldan vesile olarak (zira o zamanki asıl araştırma konum İslamcılık kapsamında Mehmed Akif'in faaliyetleri idi) Berlin'deki arşive gitmemi teşvik eden tarihçi M. Ertuğrul Düzdağ Hocam'a; daha 2007 yılında editörlüğünü yaptığı derginin Birinci Dünya Savaşı özel saysısında Müslüman esirler konusunda bir makale yazmamı ısrlarla talep eden ve bu sayede kitabın ilk çekirdeğinin kafamda oluşmasına vesile olan tarihçi dostum Fatih Güldal'a; konuyu ilk araştırmaya başladığım 2007 yılında Berlin'e yaptığım seyahatte havaalanından beni alma nezaketini gösteren ve Berlin'deki çalışmalarım sırasında hiç bir konuda yardımını esirgemeyen tarihçi Dr. Naci Yorulmaz'a; yine Berlin'de bulunduğum dönemde Zentrum Moderner Orient Enstitüsü'nün kütüphanesinden ve müteveffa tarihçi Gerhard Höpp'ün burada bulunan terekesinden bana sınırsız yararlanma imkânını veren Merkez'in yetkililerine ve çalışanlarına; 2010 yılındaki Almanya seyahatimin Köln ve Bonn kısımlarında bana her türlü yardımı ve desteği sağlayan, kütüphanelerdeki çalışmalarımda kıymetli vaktini benim için harcayan değerli dostum Ahmet Aslan'a; aynı şekilde Bochum'dan akademisyen dostum Ahmet İnam'a; Köln'deki "Hausarchiv des Bankhauses Sal. Oppenheim jr.&Cie." bünyesinde yaptığım çalışmalarda şahsıma gösterilen yakın ilgiden dolayı Salomon Oppenheim özel arşivi görevlilerine; İstanbul'daki Başbakanlık Osmanlı Arşivi ile Ankara'daki ATASE Arşivi ve 2011 yılında gittiğim Berlin'deki Almanya Dışişleri Bakanlığı Siyasi Arşivi yetkililerine ve çalışanlarına ayrı ayrı teşekkürü borç biliyorum. Ayrıca, konunun tez olarak çalışılması konusundaki desteğinden dolayı lisans ve yüksek lisans hocalarımdan Prof. Dr. Ali Akyıldız'a ve yine çeşitli vesilelerle katkıları bulunan Prof. Dr. Mustafa Gencer'e, Yar. Doç. Dr. İ. Hakkı Kadı'ya, Leysen Şahin'e, Önder Çulhacı'ya, Fatih Ardıç'a, Mustafa Yeni'ye, Yüksel Bayrak'a, Arife Bayrak'a, Cengiz Kon'a, Gültane Elmas'a ve Atilla Elmas'a bu çalışma esnasındaki yardımlarından dolayı teşekkür ederim. Bu esere (tez olarak yazılması aşamasında) sağlanan maddi desteklerinden dolayı Dr. İsrafil Kışla Bey'in şahsında İlim Yayma Cemiyeti'ne ve ilme değer veren işadamı Altan Elmas Bey'e ayrıca teşekkürlerimi bildiriyorum.
Yukarıda saydığım isimlere ilaveten bu çalışmanın meydana çıkmasında doğrudan katkısı olanlardan ayrıca bahsetmem gerekmektedir. Bunların başında ise, kendi şahsî işlerini erteleme pahasına değerli vaktini harcayıp, bu kitabı gerek tez aşamasında ve gerekse de kitaplaşma aşamasında iken baştan sona okuyan ve elinizdeki metnin daha derli toplu ve okunur bir hal almasını sağlayan, iyi bir tarihçi ve entellektüel olması yanında kıymetli bir dost da olan İstanbul Üniversitesi'nden Doç. Dr. Gültekin Yıldız'a şükranlarımı sunuyorum. Kitabın tez aşamasında danışmanlığımı üstlenen ve o dönemde son derece demokratik ve özgür çalışma imkanını sağlayan değerli insan Prof. Dr. Ufuk Gülsoy Hocam'a; Marmara Üniversitesi'ndeki tez jürimde yer alan hocalarım Prof. Dr. Vahdettin Engin'e ve Prof. Dr. Acar Sevim'e değerli eleştirileri ve katkılarından dolayı çok teşekkür ederim. Bu çalışmanın kitaplaşmasına ve okuyucuya en düzgün şekilde ulaşmasına vesile olan Küre Yayınları'na, kitabın editörlüğünü üstlenen Özgür Oral'ın şahsında teşekkür ediyorum.
Ve tabii ki kıymetli eşim Zeliha Kon'a, bu çalışmanın her aşamasında gösterdiği sabırdan ve yapıcı eleştirileriyle eksilmeyen teşviklerinden dolayı şükranlarımı sunuyorum. - Kadir Kon
KADİR KON (Fatsa, 1977) 1998'de Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'nden mezun oldu. Eğitim amacıyla 2000-2005 yılları arasında Almanya'da bulundu. Yüksek lisansını Marmara Üniversitesi'nde Yakınçağ Tarihi alanında tamamlayan Kon, 2009 yılından bu yana Çankırı Karatekin Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü'nde araştırma görevlisi olarak çalışmaktadır. Almanya'nın Bochum şehrindeki Ruhr Üniversi-tesi'nde doktora programını halen sürdürmekte olan Kon, araştırmalarını ağırlıklı olarak Birinci Dünya Savaşı, İslamcılık, Propaganda, Basın, Türk Kurtuluş Savaşı, Erken Dönem Cumhuriyet Türkiye'si gibi konularda yoğunlaştırmıştır. Kon'un sözkonusu alanlarda yayınlanmış çeşitli makale ve tercümeleri mevcuttur.