#smrgSAHAF Çanakkale Cephesi : Hatıra ve Fotoğraflarla Büyük Vatan Müdafaası -
Bir ses: Efendim Mahmud Oğlu Hüseyin benim, Söğüt Akgünlü'den.
Kumandan: Gel oğlum, seni annen görmek istiyor.
Hüseyin vagondan atladı. Hazır ol vaziyetinde sağ eli selamda. Kumandan Abdülkadir'in karşısında emre hazır idi. Beraberce yürüdüler, muhterem validenin karşısında durdular. Hüseyin annesinin elini öptü. Zavallı valide ciğerparesini bir daha kokladı.
Çanakkale Cephesi'ndeki büyük vatan müdâfaasını anlatan fotoğraf ve hatıraları sizin için bir araya getirdik. Hâfızalara "Çanakkale Geçilmez!" mührünü kazıtan iman kuvvetini ve vatan sevgisini, baştan sona kahramanlık ve ibret dolu bir çalışma olan bu eserimizde bulacaksınız. Bilecik istasyonunda bir askerî tren harekete hazır idi. Kumandan Abdülkâdir Kemâlî bir künye okudu: - Mahmud oğlu Hüseyin, Söğüt? Bir ses: - Efendim! Mahmud oğlu Hüseyin benim. Söğüt Akgünlü'den. Kumandan: - Gel oğlum, seni annen görmek istiyor. Delikanlı vagondan atladı. Hazır ol vaziyetinde, sağ el selâm ve ihtirâm mevkiinde, Kumandan Abdülkâdir'in karşısında emre hazır idi. Berâberce yürüdüler. Muhterem vâlidenin karşısında durdular. Hüseyin annesinin elini öptü. Zavallı vâlide, ciğer-pâresini bir daha kokladı ve dedi ki: - Oğlum Hüseyin! Dayın Şıpka'da, baban Dömeke'de, ağaların da sekiz ay evvel Çanakkale'de şehîd oldular. Bak, son yongam sensin! Minâreden ezân sesi kesilecekse, câminin kandilleri körlenecekse, sütlerim harâm olsun; öl de köye dönme. Yolun Şıpka'ya uğrarsa, dayının rûhuna fâtiha okumayı unutma. Haydi oğul, Allâh yolunu açık etsin. Hüseyin bu sözleri, kalbinin ahd ve vefâ derinliklerine gömdüğünü îmâ eden bir huşû ile dinlemişti. Annesini ve Kumandan Abdülkâdir'i selâmladı, gitti. Abdülkâdir, bu büyük ruhlu kadınla yalnız kalmış idi, sordu: - Vâlide, demek ki sizin soyun erkekleri hep şehîd oldular öyle mi? - Yalnız bizim soy değil oğul. Elli yıldır köylü mezarlığa delikanlı gömmedi. Dîn dursun da bırak, biz hep ölelim...
Bir ses: Efendim Mahmud Oğlu Hüseyin benim, Söğüt Akgünlü'den.
Kumandan: Gel oğlum, seni annen görmek istiyor.
Hüseyin vagondan atladı. Hazır ol vaziyetinde sağ eli selamda. Kumandan Abdülkadir'in karşısında emre hazır idi. Beraberce yürüdüler, muhterem validenin karşısında durdular. Hüseyin annesinin elini öptü. Zavallı valide ciğerparesini bir daha kokladı.
Çanakkale Cephesi'ndeki büyük vatan müdâfaasını anlatan fotoğraf ve hatıraları sizin için bir araya getirdik. Hâfızalara "Çanakkale Geçilmez!" mührünü kazıtan iman kuvvetini ve vatan sevgisini, baştan sona kahramanlık ve ibret dolu bir çalışma olan bu eserimizde bulacaksınız. Bilecik istasyonunda bir askerî tren harekete hazır idi. Kumandan Abdülkâdir Kemâlî bir künye okudu: - Mahmud oğlu Hüseyin, Söğüt? Bir ses: - Efendim! Mahmud oğlu Hüseyin benim. Söğüt Akgünlü'den. Kumandan: - Gel oğlum, seni annen görmek istiyor. Delikanlı vagondan atladı. Hazır ol vaziyetinde, sağ el selâm ve ihtirâm mevkiinde, Kumandan Abdülkâdir'in karşısında emre hazır idi. Berâberce yürüdüler. Muhterem vâlidenin karşısında durdular. Hüseyin annesinin elini öptü. Zavallı vâlide, ciğer-pâresini bir daha kokladı ve dedi ki: - Oğlum Hüseyin! Dayın Şıpka'da, baban Dömeke'de, ağaların da sekiz ay evvel Çanakkale'de şehîd oldular. Bak, son yongam sensin! Minâreden ezân sesi kesilecekse, câminin kandilleri körlenecekse, sütlerim harâm olsun; öl de köye dönme. Yolun Şıpka'ya uğrarsa, dayının rûhuna fâtiha okumayı unutma. Haydi oğul, Allâh yolunu açık etsin. Hüseyin bu sözleri, kalbinin ahd ve vefâ derinliklerine gömdüğünü îmâ eden bir huşû ile dinlemişti. Annesini ve Kumandan Abdülkâdir'i selâmladı, gitti. Abdülkâdir, bu büyük ruhlu kadınla yalnız kalmış idi, sordu: - Vâlide, demek ki sizin soyun erkekleri hep şehîd oldular öyle mi? - Yalnız bizim soy değil oğul. Elli yıldır köylü mezarlığa delikanlı gömmedi. Dîn dursun da bırak, biz hep ölelim...