#smrgKİTABEVİ Cehennem Haritaları : Çağdaş İngiliz Edebiyatı'nda Distopik Roman - 2016

Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
9786059336062
Kargoya Teslim Süresi:
6&9
Stok Kodu:
1199143710
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
134 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2016
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
119,00
Havale/EFT ile: 115,43
Siparişiniz 6&9 iş günü arasında kargoda
1199143710
529880
Cehennem Haritaları : Çağdaş İngiliz Edebiyatı'nda Distopik Roman -        2016
Cehennem Haritaları : Çağdaş İngiliz Edebiyatı'nda Distopik Roman - 2016 #smrgKİTABEVİ
119.00
Yirminci yüzyılda, Kingsley Amis (1960) tarafından “cehennem haritaları” olarak tanımlanan, ütopyanın karanlık yüzü, içinde yaşadığımız dünyadan daha kötü yerlerde geçen distopik anlatılar Batı edebiyatındaki yerini almış ve bu yüzyıl boyunca farklı şekillerde boy göstermiştir.Distopik anlatıların ortaya çıkmasında ve gelişmesinde yirminci yüzyıl dünyasında yaşanan olayların çok büyük katkısı olmuştur. Distopik anlatılar, büyük ölçüde yirminci yüzyılın korkularının ürünüdür. Yıllar süren savaşlar, şiddet, soykırım, açlık, çevre kirliliği, ekonomik bunalımlar kaçınılmaz olarak bu türün yazarlarına ilham kaynağı olmuşlardır. Bu kitapta, 1970 sonrasında yazılmış olan John Brunner'ın Şok Dalgası Süvarisi, Alasdair Gray'in Lanark, P.D. James'in The Children of Men ve J.G.Ballard'ın Öteki Dünya eserlerinde yaratılan distopik dünyalara bakılacak ve kaygıların korkuların günümüze nasıl taşındığı üzerinde durulacaktır.

Sinemayı kavramak, kavramsallaştırmak ve toplumsal yapılardaki değişimi sinema üstünden okuyabilmek için sinemanın etkileşime girdiği yapılar ve kurumlarla sinema arasındaki benzerlikler ve farklılıklar ile ilgili fikir yürütebilmek önemlidir. Sinema sanat disiplini, kültür endüstrisi ürünü ve kitle iletişim aracı/ortamı olarak hayattaki diğer her şey gibi, hayattaki diğer her şey ile etkileşime girebilir- ki girmektedir.

Bu çalışma Türk sinemasında merkez ve çevrede sinemanın temsilini çözümlemek için seçtiği iki filme merkez ve çevrede bağımsız sinema/sanat sineması arasındaki fark, sinemanın tanımı ve tarihçesi; biçimi ve içeriği; sanatçıların ve sanatı alımlayanların kimlikleri; sanatın topluma aktarımı; sanatın iktidar ile ilişkisi ve modernleşme kavramları bağlamlarında odaklanırken merkez ve çevre tartışmasını öncelikle Türk sanatları içinde merkez ve çevre farkının en belirgin alanlardan biri olan edebiyat üstünden inşa eder.

Birbirinden farklı gibi görünen halk şiiri ile divan şiiri, bağımsız sinema ile sanat sineması arasındaki mesafeleri sorgulayan çalışma, yöntem olarak tarihsel analiz ve betimleme analizi gibi, tikelden tikele değer yargısı aktarmak olarak tanımlanan analojiyi de benimser. Böylece çalışma sınırlılıkları gereği değişmez bir genel yargıya ulaşmaktan çok, Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni ve Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak filmlerini örnek filmler olarak seçerek bu filmler üstünden merkez ve çevre tartışmasına katkı sunmayı, tartışma için yeni ve genişletilebilir alanlar açmayı ve okuyucusuna cevaplar sunmaktan çok sorular sordurtmayı hedefler.

Yirminci yüzyılda, Kingsley Amis (1960) tarafından “cehennem haritaları” olarak tanımlanan, ütopyanın karanlık yüzü, içinde yaşadığımız dünyadan daha kötü yerlerde geçen distopik anlatılar Batı edebiyatındaki yerini almış ve bu yüzyıl boyunca farklı şekillerde boy göstermiştir.Distopik anlatıların ortaya çıkmasında ve gelişmesinde yirminci yüzyıl dünyasında yaşanan olayların çok büyük katkısı olmuştur. Distopik anlatılar, büyük ölçüde yirminci yüzyılın korkularının ürünüdür. Yıllar süren savaşlar, şiddet, soykırım, açlık, çevre kirliliği, ekonomik bunalımlar kaçınılmaz olarak bu türün yazarlarına ilham kaynağı olmuşlardır. Bu kitapta, 1970 sonrasında yazılmış olan John Brunner'ın Şok Dalgası Süvarisi, Alasdair Gray'in Lanark, P.D. James'in The Children of Men ve J.G.Ballard'ın Öteki Dünya eserlerinde yaratılan distopik dünyalara bakılacak ve kaygıların korkuların günümüze nasıl taşındığı üzerinde durulacaktır.

Sinemayı kavramak, kavramsallaştırmak ve toplumsal yapılardaki değişimi sinema üstünden okuyabilmek için sinemanın etkileşime girdiği yapılar ve kurumlarla sinema arasındaki benzerlikler ve farklılıklar ile ilgili fikir yürütebilmek önemlidir. Sinema sanat disiplini, kültür endüstrisi ürünü ve kitle iletişim aracı/ortamı olarak hayattaki diğer her şey gibi, hayattaki diğer her şey ile etkileşime girebilir- ki girmektedir.

Bu çalışma Türk sinemasında merkez ve çevrede sinemanın temsilini çözümlemek için seçtiği iki filme merkez ve çevrede bağımsız sinema/sanat sineması arasındaki fark, sinemanın tanımı ve tarihçesi; biçimi ve içeriği; sanatçıların ve sanatı alımlayanların kimlikleri; sanatın topluma aktarımı; sanatın iktidar ile ilişkisi ve modernleşme kavramları bağlamlarında odaklanırken merkez ve çevre tartışmasını öncelikle Türk sanatları içinde merkez ve çevre farkının en belirgin alanlardan biri olan edebiyat üstünden inşa eder.

Birbirinden farklı gibi görünen halk şiiri ile divan şiiri, bağımsız sinema ile sanat sineması arasındaki mesafeleri sorgulayan çalışma, yöntem olarak tarihsel analiz ve betimleme analizi gibi, tikelden tikele değer yargısı aktarmak olarak tanımlanan analojiyi de benimser. Böylece çalışma sınırlılıkları gereği değişmez bir genel yargıya ulaşmaktan çok, Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni ve Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak filmlerini örnek filmler olarak seçerek bu filmler üstünden merkez ve çevre tartışmasına katkı sunmayı, tartışma için yeni ve genişletilebilir alanlar açmayı ve okuyucusuna cevaplar sunmaktan çok sorular sordurtmayı hedefler.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat