Değerli yazar Uğur MUMCU'nun, kitabın başında belirttiği gibi:
‘‘Emin DEĞER'in bu satırları, CİA'nın Türkiye'deki oyunlarının suçüstü tutanağıdır.'' (Arka kapaktan) Uğur Mumcu, "CIA, Kontrgerilla ve Türkiye"nin 12 Eylül 1980 darbesinden önceki basımı için yazdığı "Önsöz"de şöyle demişti: "Bu kitapta okuyacağız satırlar, bu 'yediveren bağımsızlık gülü'nün kimlerin çizmeleri altında ezildiği kanıtlamaktadır. Sömürgenlerin, kendi ülkemizdeki sürüngenlerle birlikte bu yediveren bağımsızlık gülünü nasıl dalından koparıp ezip yok etmek istediklerini okurken, çağımızın tek ve büyük suçlusu emperyalizmi ayak izleri ile, çirkin soluğu ile yanıbaşınızda duyacaksınız. Devletimizin temelindeki ilk harç, bağımsızlık bilincidir. Bu bilinç nasıl yok edilmiş? İşte bunun yanıtlarını veriyor Emin Değer. Bu gerçekler sadece geçmiş olayları değil, ileride yaşayacağımız CIA damgalı oyuncuları da sergilemektedir.'' Uğur Mumcu, 12 Mart 1971 askeri müdahalesi ile sonuçlanan süreçte yaşananları bu çarpıcı sözleriyle belgelemişti ama daha da önemli olanı, her zaman olduğu gibi, yine haklı çıkacak ve öngörmüş olduğu üzere, M. Emin Değer'in ortaya koyduğu gerçeklerin 12 Eylül 1980 darbesinin "CIA damgalı oyuncuları"nın sahneleyeceği karabasana da ışık tutacağını bu sözleriyle belirtmiş olacaktı. Gerçekten de M. Emin Değer, 12 Mart 1971 öncesinde yargıç albay rütbesiyle Milli Savunma Bakanlığı müşaviri olarak görev yapıyordu ve bu görevi ona başkalarının ulaşamayacakları bilgi ve belgeleri elde etme olanağını sağlamıştı. Her şey, 12 Mart 1971 müdahalesinin, Amerikan emperyalizminin 2. Dünya Savaşı'nın bitiminden başlayarak Türkiye'yi adım adım teslim almakta olduğunu, artık sıranın yurtseverleri öldürmeye, gençleri birbirlerini kırdırtmaya, komplolar düzenlemeye ve böylece işbirlikçileri ve ajanları eliyle 12 Mart 1971 rejimini yaşamaya geçirmeye gelmişti. M. Emin Değer'in kitabı her şeyden önce bu gelişmeleri belgeleriyle gözler önüne seriyor. Ancak Amerikan emperyalizmi, 12 Mart 1971 müdahalesi ile amacına bütünüyle ulaşamamıştı. Asıl darbe, 12 Eylül 1980'de indirilecekti. 12 Mart, 12 Eylül'ün ilk perdesiydi. O nedenle, kitap salt bu açıdan 12 Eylül'e de ışık tutmakta ise de, M. Emin Değer, bu yeni basımda metni yeniden gözden geçirerek, 12 Mart 1971'den günümüze uzanan aynı yöndeki gelişmelere de değinmiş bulunuyor. (Arka Kapak)
Değerli yazar Uğur MUMCU'nun, kitabın başında belirttiği gibi:
‘‘Emin DEĞER'in bu satırları, CİA'nın Türkiye'deki oyunlarının suçüstü tutanağıdır.'' (Arka kapaktan) Uğur Mumcu, "CIA, Kontrgerilla ve Türkiye"nin 12 Eylül 1980 darbesinden önceki basımı için yazdığı "Önsöz"de şöyle demişti: "Bu kitapta okuyacağız satırlar, bu 'yediveren bağımsızlık gülü'nün kimlerin çizmeleri altında ezildiği kanıtlamaktadır. Sömürgenlerin, kendi ülkemizdeki sürüngenlerle birlikte bu yediveren bağımsızlık gülünü nasıl dalından koparıp ezip yok etmek istediklerini okurken, çağımızın tek ve büyük suçlusu emperyalizmi ayak izleri ile, çirkin soluğu ile yanıbaşınızda duyacaksınız. Devletimizin temelindeki ilk harç, bağımsızlık bilincidir. Bu bilinç nasıl yok edilmiş? İşte bunun yanıtlarını veriyor Emin Değer. Bu gerçekler sadece geçmiş olayları değil, ileride yaşayacağımız CIA damgalı oyuncuları da sergilemektedir.'' Uğur Mumcu, 12 Mart 1971 askeri müdahalesi ile sonuçlanan süreçte yaşananları bu çarpıcı sözleriyle belgelemişti ama daha da önemli olanı, her zaman olduğu gibi, yine haklı çıkacak ve öngörmüş olduğu üzere, M. Emin Değer'in ortaya koyduğu gerçeklerin 12 Eylül 1980 darbesinin "CIA damgalı oyuncuları"nın sahneleyeceği karabasana da ışık tutacağını bu sözleriyle belirtmiş olacaktı. Gerçekten de M. Emin Değer, 12 Mart 1971 öncesinde yargıç albay rütbesiyle Milli Savunma Bakanlığı müşaviri olarak görev yapıyordu ve bu görevi ona başkalarının ulaşamayacakları bilgi ve belgeleri elde etme olanağını sağlamıştı. Her şey, 12 Mart 1971 müdahalesinin, Amerikan emperyalizminin 2. Dünya Savaşı'nın bitiminden başlayarak Türkiye'yi adım adım teslim almakta olduğunu, artık sıranın yurtseverleri öldürmeye, gençleri birbirlerini kırdırtmaya, komplolar düzenlemeye ve böylece işbirlikçileri ve ajanları eliyle 12 Mart 1971 rejimini yaşamaya geçirmeye gelmişti. M. Emin Değer'in kitabı her şeyden önce bu gelişmeleri belgeleriyle gözler önüne seriyor. Ancak Amerikan emperyalizmi, 12 Mart 1971 müdahalesi ile amacına bütünüyle ulaşamamıştı. Asıl darbe, 12 Eylül 1980'de indirilecekti. 12 Mart, 12 Eylül'ün ilk perdesiydi. O nedenle, kitap salt bu açıdan 12 Eylül'e de ışık tutmakta ise de, M. Emin Değer, bu yeni basımda metni yeniden gözden geçirerek, 12 Mart 1971'den günümüze uzanan aynı yöndeki gelişmelere de değinmiş bulunuyor. (Arka Kapak)