Erinç, savaş yıllarının trajedisini yaşamış, sığınaklarda geçmiş, gidilen her ülkede aslında yabancı olmanın burukluğunu hissetmiş bir çocukluğu, çocuk olmanın özenilesi o pürneşesini yitirmeden akıcı bir dille anlatıyor.
Çocukluğumun Öyküsü'nde Rusya, Almanya, Türkiye üçgeninde savrulan bir ailenin ayakta kalmak, kendi kültürlerine ait alışkanlıklarını sürdürebilmek için verdikleri mücadeleyi öğrenmekle kalmayıp aynı zamanda önemli bir dönemin sosyal olaylarına da tanıklık edeceksiniz.
"Siren sesiyle uyarılıyoruz. Bombardıman başlayınca, her zaman olduğu gibi, babam ve küçük kardeşimle üçümüz sığınağa iniyoruz. Annemle ablam, çoğu kez yaptıkları gibi, bizimle birlikte aşağıya inmiyorlar (...) Birdenbire korkunç bir sarsıntı ve gümbürtüyle sığınağın ağır çelik kapısı büyük bir basınçla açılıyor ve annemle ablam uçarcasına içeri giriyorlar."
Erinç, savaş yıllarının trajedisini yaşamış, sığınaklarda geçmiş, gidilen her ülkede aslında yabancı olmanın burukluğunu hissetmiş bir çocukluğu, çocuk olmanın özenilesi o pürneşesini yitirmeden akıcı bir dille anlatıyor.
Çocukluğumun Öyküsü'nde Rusya, Almanya, Türkiye üçgeninde savrulan bir ailenin ayakta kalmak, kendi kültürlerine ait alışkanlıklarını sürdürebilmek için verdikleri mücadeleyi öğrenmekle kalmayıp aynı zamanda önemli bir dönemin sosyal olaylarına da tanıklık edeceksiniz.
"Siren sesiyle uyarılıyoruz. Bombardıman başlayınca, her zaman olduğu gibi, babam ve küçük kardeşimle üçümüz sığınağa iniyoruz. Annemle ablam, çoğu kez yaptıkları gibi, bizimle birlikte aşağıya inmiyorlar (...) Birdenbire korkunç bir sarsıntı ve gümbürtüyle sığınağın ağır çelik kapısı büyük bir basınçla açılıyor ve annemle ablam uçarcasına içeri giriyorlar."