#smrgSAHAF Çöl Kraliçesi: Gertrude Bell'in Olağanüstü Yaşamı -

Stok Kodu:
1199060576
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
501 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2015
Çeviren:
Püren Özgören
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
0,00
1199060576
446548
Çöl Kraliçesi: Gertrude Bell'in Olağanüstü Yaşamı -
Çöl Kraliçesi: Gertrude Bell'in Olağanüstü Yaşamı - #smrgSAHAF
0.00
Arap yarımadasının her yanında ‘Çöl Kraliçesi' diye adlandırılan Gertrude Bell, Kraliçe Victoria döneminin seçkin bir ailesi ve ayrıcalıklı çevresi içinde yetişmesine karşın, bu çevrenin sunduğu nimetlere sırt çevirip yaşamını Arabistan çöllerinde sürdürmeyi yeğledi. Bölgeyi karış karış gezerek haritalar çıkardı, kazılara katıldı. Çeşitli aşiretlerin ve hiziplerin üyesi olan siyaset adamlarıyla ve dini liderlerle olduğu kadar halkla da kaynaştı. Gertrude Bell'in Arabistan'da böylesine benimsenmesi, Birinci Dünya Savaşı'nda İngiliz istihbarat servisinin onu en uygun kişi olarak görevlendirmesiyle sonuçlandı.

Arabistanlı Lawrence olarak bilinen T. E. Lawrence'ı da bir anlamda yetiştiren, ona yol gösteren, akıl hocalığı yapan, onun nüfuzlu kişilerle ilişki kurmasını sağlayan da Gertrude Bell oldu. Bell, savaştan sonra Arabistan'daki yaşamını sürdürdü ve günümüz Orta Doğu'sunun biçimlenmesinde rol aldı. O dönemde İngiltere'nin en güçlü kadını durumuna gelen Gertrude Bell, başta Irak olmak üzere Arap yarımadasındaki ülkelerin sınırlarının çizilmesinde belirleyici oldu.

Çöl Kraliçesi, bir anlamda Osmanlıları Arap yarımadasında arkadan hançerleyenin Lawrence'dan çok Bell olduğunu gösteriyor. Bu çabalamanın amacı, Arap halklarının özgürlüğü ya da İngiltere'nin petrol yataklarına egemen olması mıydı? Yoksa Osmanlılara (belki de bilinç altında) beslediği bir öç alma duygusu muydu? Gertrude Bell'in büyük bir aşkla tutkun olduğu sevgilisinin Gelibolu savaşında öldüğünü okuyunca, insan bunu düşünmeden edemiyor doğrusu.

Arap yarımadasının her yanında ‘Çöl Kraliçesi' diye adlandırılan Gertrude Bell, Kraliçe Victoria döneminin seçkin bir ailesi ve ayrıcalıklı çevresi içinde yetişmesine karşın, bu çevrenin sunduğu nimetlere sırt çevirip yaşamını Arabistan çöllerinde sürdürmeyi yeğledi. Bölgeyi karış karış gezerek haritalar çıkardı, kazılara katıldı. Çeşitli aşiretlerin ve hiziplerin üyesi olan siyaset adamlarıyla ve dini liderlerle olduğu kadar halkla da kaynaştı. Gertrude Bell'in Arabistan'da böylesine benimsenmesi, Birinci Dünya Savaşı'nda İngiliz istihbarat servisinin onu en uygun kişi olarak görevlendirmesiyle sonuçlandı.

Arabistanlı Lawrence olarak bilinen T. E. Lawrence'ı da bir anlamda yetiştiren, ona yol gösteren, akıl hocalığı yapan, onun nüfuzlu kişilerle ilişki kurmasını sağlayan da Gertrude Bell oldu. Bell, savaştan sonra Arabistan'daki yaşamını sürdürdü ve günümüz Orta Doğu'sunun biçimlenmesinde rol aldı. O dönemde İngiltere'nin en güçlü kadını durumuna gelen Gertrude Bell, başta Irak olmak üzere Arap yarımadasındaki ülkelerin sınırlarının çizilmesinde belirleyici oldu.

Çöl Kraliçesi, bir anlamda Osmanlıları Arap yarımadasında arkadan hançerleyenin Lawrence'dan çok Bell olduğunu gösteriyor. Bu çabalamanın amacı, Arap halklarının özgürlüğü ya da İngiltere'nin petrol yataklarına egemen olması mıydı? Yoksa Osmanlılara (belki de bilinç altında) beslediği bir öç alma duygusu muydu? Gertrude Bell'in büyük bir aşkla tutkun olduğu sevgilisinin Gelibolu savaşında öldüğünü okuyunca, insan bunu düşünmeden edemiyor doğrusu.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat