Normalde bizim coşku olduğunu sandığımız şey coşku değildir; en iyi ihtimalle o eğlencedir. O sadece kişinin kendinden kaçınmasıdır. Sadece coşkusuz bir insanın eğlenceye ihtiyacı vardır. Dünya coşkusuz hale geldikçe, bizim daha çok televizyona, filmlere, çizgi romanlara ve bin bir tane şeye ihtiyacımız vardır.
Ancak perişan haldeki bir insanı kontrol edebilirsin. Coşkulu bir insan özgür olacaktır. Coşku özgürlüktür. Coşkulu olduğunda sen bir köleye indirgenemezsin
Coşku çılgındır. Ve sadece çılgın insanlar bu bedeli ödeyebilir. Sıradan akıllı insan çok kurnazdır, çok hesapçıdır, çok hilekârdır. O coşkunun bedelini ödeyemez çünkü onu kontrol edemez.
Tanrı yukarıdaki cennetlerde bir yerlerde değildir. O şimdi burada; ağaçlarda, taşlarda, senin içinde, benim içimde, her şeyin içinde. Tanrı varoluşun ruhudur, görünmez olan, en içteki özdür.
Karanlıkla ilgili bir şey yapmak istersen ışığın aracılığıyla gitmen gerekir. Karanlık istemezsen içeriye ışık getir. Karanlık istersen, o zaman da ışıkları kapat. Ama ışıkla bir şey yap; karanlıkla doğrudan hiçbir şey yapılamaz.
Mutsuzluğunun sorumluluğunu kabul et ve saadet, özgürlük, coşku, aydınlanma, ölümsüzlük için tüm sebeplerinin içinde saklı olduğunu bulacaksın. Hiçbir kurtarıcıya ihtiyaç yok.
Zihin bir mutsuzluk yaratma mekanizmasıdır. Onun tek işlevi mutsuzluk yaratmaktır. Zihni bırakırsan birden; hiçbir neden yokken mutlu olursun.
Coşku içerden yükselir, onun dışarı ile hiçbir ilişkisi yoktur. Onun nedeni diğerleri değildir; onun nedeni bile yoktur. O enerjinin kendiliğinden akmasıdır.
Coşku paylaşılmak zorundadır; onu paylaşarak hafiflersin, onu paylaşarak içinde açılan yeni kaynaklar, yeni akıntılar, yeni su kaynakları bulursun. Coşkuyu böyle paylaşmak sevgidir.
Maddi zenginlik çok basittir: birazcık daha teknoloji, birazcık daha bilim ve insanlar zengin olabilir. Esas sorun manevi olarak nasıl zengin olunacağıdır.
Dünya sahiplenilmek için değil kullanılmak içindir. Boş ellerle geliyoruz ve boş ellerle gidiyoruz o nedenle hiçbir şeyi sahiplenmenin anlamı yoktur.
Ne olacağın hakkında bir fikrin olmadan dünyada yaşa. Bir kazanan mı yoksa kaybeden mi olmanın hiçbir önemi yok. Ölüm her şeyi senden alır. Kazanman ya da kaybetmen maddesel bir şey değildir. Önemli olan tek şey oyunu nasıl oynadığındır. Hoşuna gitti mi? Oyunun kendisi? O zaman her an bir coşku anıdır.
Normalde bizim coşku olduğunu sandığımız şey coşku değildir; en iyi ihtimalle o eğlencedir. O sadece kişinin kendinden kaçınmasıdır. Sadece coşkusuz bir insanın eğlenceye ihtiyacı vardır. Dünya coşkusuz hale geldikçe, bizim daha çok televizyona, filmlere, çizgi romanlara ve bin bir tane şeye ihtiyacımız vardır.
Ancak perişan haldeki bir insanı kontrol edebilirsin. Coşkulu bir insan özgür olacaktır. Coşku özgürlüktür. Coşkulu olduğunda sen bir köleye indirgenemezsin
Coşku çılgındır. Ve sadece çılgın insanlar bu bedeli ödeyebilir. Sıradan akıllı insan çok kurnazdır, çok hesapçıdır, çok hilekârdır. O coşkunun bedelini ödeyemez çünkü onu kontrol edemez.
Tanrı yukarıdaki cennetlerde bir yerlerde değildir. O şimdi burada; ağaçlarda, taşlarda, senin içinde, benim içimde, her şeyin içinde. Tanrı varoluşun ruhudur, görünmez olan, en içteki özdür.
Karanlıkla ilgili bir şey yapmak istersen ışığın aracılığıyla gitmen gerekir. Karanlık istemezsen içeriye ışık getir. Karanlık istersen, o zaman da ışıkları kapat. Ama ışıkla bir şey yap; karanlıkla doğrudan hiçbir şey yapılamaz.
Mutsuzluğunun sorumluluğunu kabul et ve saadet, özgürlük, coşku, aydınlanma, ölümsüzlük için tüm sebeplerinin içinde saklı olduğunu bulacaksın. Hiçbir kurtarıcıya ihtiyaç yok.
Zihin bir mutsuzluk yaratma mekanizmasıdır. Onun tek işlevi mutsuzluk yaratmaktır. Zihni bırakırsan birden; hiçbir neden yokken mutlu olursun.
Coşku içerden yükselir, onun dışarı ile hiçbir ilişkisi yoktur. Onun nedeni diğerleri değildir; onun nedeni bile yoktur. O enerjinin kendiliğinden akmasıdır.
Coşku paylaşılmak zorundadır; onu paylaşarak hafiflersin, onu paylaşarak içinde açılan yeni kaynaklar, yeni akıntılar, yeni su kaynakları bulursun. Coşkuyu böyle paylaşmak sevgidir.
Maddi zenginlik çok basittir: birazcık daha teknoloji, birazcık daha bilim ve insanlar zengin olabilir. Esas sorun manevi olarak nasıl zengin olunacağıdır.
Dünya sahiplenilmek için değil kullanılmak içindir. Boş ellerle geliyoruz ve boş ellerle gidiyoruz o nedenle hiçbir şeyi sahiplenmenin anlamı yoktur.
Ne olacağın hakkında bir fikrin olmadan dünyada yaşa. Bir kazanan mı yoksa kaybeden mi olmanın hiçbir önemi yok. Ölüm her şeyi senden alır. Kazanman ya da kaybetmen maddesel bir şey değildir. Önemli olan tek şey oyunu nasıl oynadığındır. Hoşuna gitti mi? Oyunun kendisi? O zaman her an bir coşku anıdır.