#smrgKİTABEVİ Cumhuriyet Tarihi Soyadı Hikâyeleri -
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının soyadlarını seçme hikâyesi
Şaşırtıcı ve eğlenceli hikâyeleriyle değerli bir kaynak
1934 Soyadı Kanunu'yla, genç Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşları, aile reislerinin belirlediği birer soyadı seçtiler. Bu soyadlarının her birinin farklı hikâyesi vardı. Kimi kökenlere, kimi görünüşe, mizaca, kimi mesleğe dayanıyordu. Kimisi de nüfus memurlarının tercihine kalmıştı. Bazı soyadlarının ardında ise çok daha karmaşık ve ilginç hikâyeler yatıyordu.
Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali yıllar içinde Türkiye'nin dört bir yanından soyadı hikâyeleri topladı. Ortaya 1930'ların ve bir ölçüde de bugünün Türkiyesi'nin sosyal ve kültürel manzarası çıktı. Cumhuriyet Tarihi: Soyadı Hikâyeleri yer yer şaşırtıcı ve eğlenceli hikâyeleriyle değerli bir kaynak niteliği taşıyor.
1934 yılında çıkan Soyadı Kanunu, her aile reisinin bir soyadı almasını gerektirdi. Vatandaş kimliğinin oluşturulmasını da hedefleyen bu kanun, ailelerin kendileri için farklı soyadları seçip nüfuslarına kaydettirmelerini sağladı. Prof. Emine Naskali Gürsoy soyadlarının nasıl seçildiğine dair bir araştırma yaptı ve ulaşabildiği çevrelerden soyadı hikâyelerini topladı. Bunları tasnif edip Cumhuriyet tarihimizin fazla çalışılmamış bir yönüne ışık tuttu. Ortaya renkli ve şaşırtıcı bir döküm çıktı.
Kitaptan:
Acaba insanlar soyadlarını nasıl seçtiler? Kendilerini hangi vasıflarla tanımladılar? Soyadlarının bir hikâyesi var mıydı? Bu sorulardan yola çıkarak tanıdığım ve tanımadığım kimselerden soyadı hikâyelerini yazmalarını rica ettim. Topladığım hikâyelerden 600 civarında hikâyeyi bu kitapta bulacaksınız. Hikâyeleri anlatıldığı şekliyle kitaba aldım, üslubunu değiştirmedim.(…)
Turp: “Bu soyadı Karadeniz Bölgesi'nde Giresun ilinde yaşayan bir aileye ait. Kendileri çok sağlıklı olmaları ve çok uzun yaşamalarıyla köye nam salmışlar. Hatta köydekiler olayı abartıp bu uzun ömrün bu ailenin kulaklarının çok büyük olmasına bağlamışlar. Büyükanneleri 95 yaşına kadar yaşamış; bunun yalan olduğunu, aslında büyükannenin yüz yaşını aştığını söyleyenler de az değildir. Ailenin bu kadar uzun yaşaması, turp gibi sağlam olmaları, yaşlarına rağmen sıhhatlerinden bir şey kaybetmemeleri onlara Turp lakabını getirmiş. Soyadı Kanunu çıkınca muhtar ‘Sizin soyadınız Turp olsun' demiş.”
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının soyadlarını seçme hikâyesi
Şaşırtıcı ve eğlenceli hikâyeleriyle değerli bir kaynak
1934 Soyadı Kanunu'yla, genç Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşları, aile reislerinin belirlediği birer soyadı seçtiler. Bu soyadlarının her birinin farklı hikâyesi vardı. Kimi kökenlere, kimi görünüşe, mizaca, kimi mesleğe dayanıyordu. Kimisi de nüfus memurlarının tercihine kalmıştı. Bazı soyadlarının ardında ise çok daha karmaşık ve ilginç hikâyeler yatıyordu.
Prof. Dr. Emine Gürsoy Naskali yıllar içinde Türkiye'nin dört bir yanından soyadı hikâyeleri topladı. Ortaya 1930'ların ve bir ölçüde de bugünün Türkiyesi'nin sosyal ve kültürel manzarası çıktı. Cumhuriyet Tarihi: Soyadı Hikâyeleri yer yer şaşırtıcı ve eğlenceli hikâyeleriyle değerli bir kaynak niteliği taşıyor.
1934 yılında çıkan Soyadı Kanunu, her aile reisinin bir soyadı almasını gerektirdi. Vatandaş kimliğinin oluşturulmasını da hedefleyen bu kanun, ailelerin kendileri için farklı soyadları seçip nüfuslarına kaydettirmelerini sağladı. Prof. Emine Naskali Gürsoy soyadlarının nasıl seçildiğine dair bir araştırma yaptı ve ulaşabildiği çevrelerden soyadı hikâyelerini topladı. Bunları tasnif edip Cumhuriyet tarihimizin fazla çalışılmamış bir yönüne ışık tuttu. Ortaya renkli ve şaşırtıcı bir döküm çıktı.
Kitaptan:
Acaba insanlar soyadlarını nasıl seçtiler? Kendilerini hangi vasıflarla tanımladılar? Soyadlarının bir hikâyesi var mıydı? Bu sorulardan yola çıkarak tanıdığım ve tanımadığım kimselerden soyadı hikâyelerini yazmalarını rica ettim. Topladığım hikâyelerden 600 civarında hikâyeyi bu kitapta bulacaksınız. Hikâyeleri anlatıldığı şekliyle kitaba aldım, üslubunu değiştirmedim.(…)
Turp: “Bu soyadı Karadeniz Bölgesi'nde Giresun ilinde yaşayan bir aileye ait. Kendileri çok sağlıklı olmaları ve çok uzun yaşamalarıyla köye nam salmışlar. Hatta köydekiler olayı abartıp bu uzun ömrün bu ailenin kulaklarının çok büyük olmasına bağlamışlar. Büyükanneleri 95 yaşına kadar yaşamış; bunun yalan olduğunu, aslında büyükannenin yüz yaşını aştığını söyleyenler de az değildir. Ailenin bu kadar uzun yaşaması, turp gibi sağlam olmaları, yaşlarına rağmen sıhhatlerinden bir şey kaybetmemeleri onlara Turp lakabını getirmiş. Soyadı Kanunu çıkınca muhtar ‘Sizin soyadınız Turp olsun' demiş.”