#smrgKİTABEVİ Derviş'in Aklı: Ahmet Dervişoğlu ile Sohbetler -
Akademik başarılarını anlatmak için değil, değerlerini, yaşama bakış tarzını, insan sevgisini anlatmak için yazdım. Seksen yaşında, içindeki çocuk dipdiri, gözleri ışıl ışıl olan bir insanın söyleyecekleri olmalı, diye düşündüm.
Ve söyledi.
Benim aldığım hazzı, umarım, siz de alırsınız.”
Şimdi size Ahmet Dervişoğlu'nun on dört yaşındaki torunu Doğa ile konuşmamdan bir parçayı aktarmak istiyorum:
Doğa: Ben on dört yaşındayım, dedem seksen yaşında. O seksen sene görmüş, ben on dört sene görmüşüm; hâlâ daha ben ona bir şey söylediğimde, o, benim söylediğim konuyu çok iyi bilmesine rağmen benim üstüme çıkmıyor. Genellikle dedem bir şeye şaşırdığında ya da enteresan bulduğunda dilini çıkarır ve elini çevirir havada. Ben, ona bir bilgi söylüyorum, benim söylediğimin üzerine o bir sürü şey söyleyebilir; ama söylemiyor, yine de şaşırıyor. Ben on dört yaşında olsam da, benden de öğreniyor. O yüzden bu kadar bilge bir insan. Kendi bilgileriyle başkalarının bilgilerini bastırmadığı için, dinlediği insanların bilgileri de onda şu an. Dedem çok iyi bir dinleyici.”
Merak ediyorum, acaba Facebook okurlarım arasında Prof. Ahmet Dervişoğlu'nun öğrencisi olmuş kişileri tanıyanlar var mı? Var ise, onların anılarını burada paylaşmalarını isterim.
Prof. Dr. Ahmet Dervişoğlu saygı duyduğum, güvendiğim, iyi bir vatandaş, iyi bir baba, bir dost ve mükemmel bir bilim insanı. Hayatını değerler üzerine inşa etmiş biri; çocukluktan beri yaşattığı, akıl süzgecinden geçmiş değerler üzerine inşa etmiş. Akıl insanı ama aklın rehberliğinde sevgiyi doya doya yaşamasını ve yaşatmasını bilen biri.
Bu kitabın okurun hayatına zenginlik katacağına inanıyorum; özellikle anne babaların, öğretmenlerin, akademisyen ve üniversite öğrencilerinin ve yöneticilerin okumasını isterim.
Kitabın kapağını biz çok sevdik, umarım siz de beğenirsiniz. Resim Gönen'in Akçapınar Köyü'nde, Ahmet'in evinin önünde, çocukluğunun geçtiği dağlara sırtımızı verip çay içtiğimiz bir anı gösteriyor.
Selamlar, sevgiler - Doğan Cüceloğlu
Akademik başarılarını anlatmak için değil, değerlerini, yaşama bakış tarzını, insan sevgisini anlatmak için yazdım. Seksen yaşında, içindeki çocuk dipdiri, gözleri ışıl ışıl olan bir insanın söyleyecekleri olmalı, diye düşündüm.
Ve söyledi.
Benim aldığım hazzı, umarım, siz de alırsınız.”
Şimdi size Ahmet Dervişoğlu'nun on dört yaşındaki torunu Doğa ile konuşmamdan bir parçayı aktarmak istiyorum:
Doğa: Ben on dört yaşındayım, dedem seksen yaşında. O seksen sene görmüş, ben on dört sene görmüşüm; hâlâ daha ben ona bir şey söylediğimde, o, benim söylediğim konuyu çok iyi bilmesine rağmen benim üstüme çıkmıyor. Genellikle dedem bir şeye şaşırdığında ya da enteresan bulduğunda dilini çıkarır ve elini çevirir havada. Ben, ona bir bilgi söylüyorum, benim söylediğimin üzerine o bir sürü şey söyleyebilir; ama söylemiyor, yine de şaşırıyor. Ben on dört yaşında olsam da, benden de öğreniyor. O yüzden bu kadar bilge bir insan. Kendi bilgileriyle başkalarının bilgilerini bastırmadığı için, dinlediği insanların bilgileri de onda şu an. Dedem çok iyi bir dinleyici.”
Merak ediyorum, acaba Facebook okurlarım arasında Prof. Ahmet Dervişoğlu'nun öğrencisi olmuş kişileri tanıyanlar var mı? Var ise, onların anılarını burada paylaşmalarını isterim.
Prof. Dr. Ahmet Dervişoğlu saygı duyduğum, güvendiğim, iyi bir vatandaş, iyi bir baba, bir dost ve mükemmel bir bilim insanı. Hayatını değerler üzerine inşa etmiş biri; çocukluktan beri yaşattığı, akıl süzgecinden geçmiş değerler üzerine inşa etmiş. Akıl insanı ama aklın rehberliğinde sevgiyi doya doya yaşamasını ve yaşatmasını bilen biri.
Bu kitabın okurun hayatına zenginlik katacağına inanıyorum; özellikle anne babaların, öğretmenlerin, akademisyen ve üniversite öğrencilerinin ve yöneticilerin okumasını isterim.
Kitabın kapağını biz çok sevdik, umarım siz de beğenirsiniz. Resim Gönen'in Akçapınar Köyü'nde, Ahmet'in evinin önünde, çocukluğunun geçtiği dağlara sırtımızı verip çay içtiğimiz bir anı gösteriyor.
Selamlar, sevgiler - Doğan Cüceloğlu