Yazar bunu yaparken; bir yandan titiz, özenli ve yoğun bir araştırmayla olguları değerlendirmiş, toplumumuzu bugün de etkileyen düşünce akımlarının ışığında olayları değişik yanlarıyla ele almış, yerleşik bazı önyargıları eleştiri süzgecinden geçirirken resmî görüşlerin dışına çıkmış diğer yandan metni destekleyen kartpostalların sunulmasında neredeyse bir “puzzle”ın parçalarının birleştirilmesi gibi bir yöntemden hareketle sonucu okurla paylaşmayı amaçlamıştır.
Didâr-ı Hürriyet bu yanıyla bugüne kadar gördüğümüz biçimleriyle eski kartpostalların temel bir öge olarak sunulduğu bir albüm ya da katalog çalışması değildir. Tam tersine bu değerli çalışma, araştırma metini ile belge niteliğine sahip kartpostalların olağanüstü bir uyumla birbirini tamamladığı bir “sosyal tarih belgeseli” olarak kendini göstermekte ve tarih yazınımızda bir “ilk”in başarılı örneği olmaktadır.
Didâr-ı Hürriyet, bir başka yanıyla bugün de tartışa geldiğimiz Batıcılık, Laiklik, İslamcılık vb. birçok sorunun kaynağı üzerine düşünmemize, yeniden değerlendirmemize, bazı şeyleri başa dönüp sorgulayarak, irdelememize imkân sağlayan bir çalışma olarak da dikkat çekiyor. Kitapta yeralan 400'e yakın kartpostalın neredeyse üçte ikisi, J. Ludwigsohn, Max Fruchtermann, Zellich kardeşler, E. P. Rochat, Römmler - Jonas Dresden, M.J.C, Georges Papantoine, Horticole de Therapia, Salut de Constantinople, Bon Marche ve başka editörlerin o dönemde çıkardıkları nadir örneklerden oluşuyor.
Yazar bunu yaparken; bir yandan titiz, özenli ve yoğun bir araştırmayla olguları değerlendirmiş, toplumumuzu bugün de etkileyen düşünce akımlarının ışığında olayları değişik yanlarıyla ele almış, yerleşik bazı önyargıları eleştiri süzgecinden geçirirken resmî görüşlerin dışına çıkmış diğer yandan metni destekleyen kartpostalların sunulmasında neredeyse bir “puzzle”ın parçalarının birleştirilmesi gibi bir yöntemden hareketle sonucu okurla paylaşmayı amaçlamıştır.
Didâr-ı Hürriyet bu yanıyla bugüne kadar gördüğümüz biçimleriyle eski kartpostalların temel bir öge olarak sunulduğu bir albüm ya da katalog çalışması değildir. Tam tersine bu değerli çalışma, araştırma metini ile belge niteliğine sahip kartpostalların olağanüstü bir uyumla birbirini tamamladığı bir “sosyal tarih belgeseli” olarak kendini göstermekte ve tarih yazınımızda bir “ilk”in başarılı örneği olmaktadır.
Didâr-ı Hürriyet, bir başka yanıyla bugün de tartışa geldiğimiz Batıcılık, Laiklik, İslamcılık vb. birçok sorunun kaynağı üzerine düşünmemize, yeniden değerlendirmemize, bazı şeyleri başa dönüp sorgulayarak, irdelememize imkân sağlayan bir çalışma olarak da dikkat çekiyor. Kitapta yeralan 400'e yakın kartpostalın neredeyse üçte ikisi, J. Ludwigsohn, Max Fruchtermann, Zellich kardeşler, E. P. Rochat, Römmler - Jonas Dresden, M.J.C, Georges Papantoine, Horticole de Therapia, Salut de Constantinople, Bon Marche ve başka editörlerin o dönemde çıkardıkları nadir örneklerden oluşuyor.