1199000761
386926
https://www.simurgkitabevi.com/dogu-oykuleri-1996
Doğu Öyküleri - 1996 #smrgSAHAF
0.00
Hakkari dolayları yurdumuzun en engebeli, aşılmaz dağlarla çevrili, yolsuz, ıssız bir köşesidir. Her yanını kuşatan dağların yükseklikleri 4000 metreye yaklaşır. Burada vadiler de uçurumlar halindedir. Dağlarda toktağan (hiç erimeyen karlar), hatta küçük buzul kitleleri bulunmaktadır. Bu dağlara çok kar düşer. Yağmur çok yağar. Sular, bu engebeli bölgede derin ve korkunç vadiler açar. - Milliyet Turizm Rehberi / Ferid Edgü, "Kimse" ve "Hakkari'de Bir Mevsim"le başlayan yolculuğunu, bu öykülerle sürdürüyor. TADIMLIK Yüreği ağzındaydı. Bir gün, karların eriyip otların yeşerdiği bir Mayıs günü, sürüsünden bir koyunla bir kuzuyu alıp, hiç kimselere hiçbir şey söylemeden yola koyulmuş, koyunun sütünü, kuzusuyla paylaşarak bu tepeyi aşıp bu yamaca varmıştı. Uzaktan dolambacı gördüğünde yüreği ağzına geliyordu. Kendisini öylesine bırakmıştı ki yamaçtan aşağı, daha yamacın ortasını bulmadan tüm bedeni kaya ve maki sıyrıklarıyla kaplanmıştı. Bin yamalı gömleği yırtılmış, sıyrıklarından kanlar akmaya başlamıştı. Tam o sırada köpeğinin havlamalarını duymuştu. Sürüyü bırakıp küçük çobanı izleyen köpek, tepeden kendini bırakmış, ona doğru koşuyordu. Yüreğine bir güven duygusu gelmişti köpeğini görünce, kanayan sıyrıklarının acısını unutmuştu.
Hakkari dolayları yurdumuzun en engebeli, aşılmaz dağlarla çevrili, yolsuz, ıssız bir köşesidir. Her yanını kuşatan dağların yükseklikleri 4000 metreye yaklaşır. Burada vadiler de uçurumlar halindedir. Dağlarda toktağan (hiç erimeyen karlar), hatta küçük buzul kitleleri bulunmaktadır. Bu dağlara çok kar düşer. Yağmur çok yağar. Sular, bu engebeli bölgede derin ve korkunç vadiler açar. - Milliyet Turizm Rehberi / Ferid Edgü, "Kimse" ve "Hakkari'de Bir Mevsim"le başlayan yolculuğunu, bu öykülerle sürdürüyor. TADIMLIK Yüreği ağzındaydı. Bir gün, karların eriyip otların yeşerdiği bir Mayıs günü, sürüsünden bir koyunla bir kuzuyu alıp, hiç kimselere hiçbir şey söylemeden yola koyulmuş, koyunun sütünü, kuzusuyla paylaşarak bu tepeyi aşıp bu yamaca varmıştı. Uzaktan dolambacı gördüğünde yüreği ağzına geliyordu. Kendisini öylesine bırakmıştı ki yamaçtan aşağı, daha yamacın ortasını bulmadan tüm bedeni kaya ve maki sıyrıklarıyla kaplanmıştı. Bin yamalı gömleği yırtılmış, sıyrıklarından kanlar akmaya başlamıştı. Tam o sırada köpeğinin havlamalarını duymuştu. Sürüyü bırakıp küçük çobanı izleyen köpek, tepeden kendini bırakmış, ona doğru koşuyordu. Yüreğine bir güven duygusu gelmişti köpeğini görünce, kanayan sıyrıklarının acısını unutmuştu.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.