Hollanda'nın Meppel köyünde yaşayan bir nalbandın karısı olan Eva'nın arttırabildiği paralarla satın almaya başladığı Delft Çömlekleri'ne duymuş olduğu sevgi ve hayranlık, zaman içerisinde bir tutkuya dönüşecek, bu duygu seliyle beslenen ve gelişen sezi de, önce oğullarını ardından da dünyanın gelmiş geçmiş en büyük antikacısı olarak nitelenen torunu Joseph Duveen (1869-1939) sunacaktır sanat dünyasına.
Daha 1866 yılında, Eva'nın sevgi ve beğeni yanı sıra küçük birikimlerini değerlendirme adına oğulları Joel ve Henry ile başlayan çömlek toplama tutkusu, karşı kıyıdan gelen esintinin ulaştırdığı söylemle birleşince; ‘Duveen Brothers' markasının tohumları atılmış oldu. Anne Eva, oğulları için nalbantlıktan daha güzel ve onlara yakıştırabileceği bir iş alanı bulmuştu bile. Büyük oğul; Joel, o güne değin ailenin biriktirmiş olduğu çömleklerden taşıyabileceği kadarını yanına alacak ve bunları değerlendirebilmek adına İngiltere'nin yolunu tutacaktı. Ancak Joel, kendisine yakıştıramadığı çömlek satıcılığı dahil çeşitli uğraşlarla şansını aramaya koyulur. Nihayetinde, Hull'da tanıştığı Bayan Barnett ile evlenir ve kayımpederinin vermiş olduğu maddi desteği de arkasına alarak, kısa sürede çömlek yanı sıra mobilya başta olmak üzere diğer sanatsal objeler de satan bir dükkan sahibi olarak yaşadığı topraklarda sevilen, aranılan, güvenilir ve itibar sahibi bir tacir olabilmeyi başarır. İşte geleceğin ‘Millbank Lordu' ve ‘antikacılar kralı' Sir Joseph Duveen, bu genç çiftin en büyük çocuğu olarak 14 Ekim 1869'da, Hull'da seramik ve mobilyaların satıldığı dükkanın üst katında dünyaya gelir.
Profesyonel anlamlı ‘antikacılık' girişimleri ile daha 17 yaşında adını duyuran Duveen, babaannesi Eva'dan almış olduğu sezi duyusunu, zaman içerisinde bilgi, deneyim ve kıvrak zekasıyla harmanlayarak ördüğü kurguda, Avrupa'nın sanatını Amerika'nın parası ile bir araya getirebilme başarısı gösterebilmiş ve sanat dünyasına yapmış olduğu katkılarla, meslek yaşamında zirveye ulaşmış bir dahi. Paris, Londra ve New York gibi dünyaca ünlü kültür ve sanat merkezlerinde tesis etmiş olduğu mekanlarda, Huntington, Altman, Morgan, Widener, Mellon, Frick, Kres, Bache, Lehman, Stotesbury ve Rockefeller gibi dünyaca ünlü banker, sanayici, tacir ve politikacıların birer sanat koleksiyonu oluşturmaları ve daha da önemlisi kurulacak müzelere destek vermeleri için danışmanlık ve gerektiğinde öncülük etmiştir. Duveen, yalnızca antika (özellikle tablo) taciri değil, sezi yeteneği, analitik düşünce yapısı, engin görüşü ve yaratıcı yönüyle de aynı zamanda, bir dekoratör, mimar ve hatta bir eğitimcinin niteliklerine haiz üstün nitelikli bir sanat elçisidir.
Bu kez sizlere tanıtmaya çalışacağım yayın; şahsına özgü düşünce, yöntem ve uygulamalarıyla antika ve sanat dünyasında haklı ve farklı bir konuma sahip bu kimlik adına hazırlanmış olan ‘Antikacıların Piri; DUVEEN' adını taşımakta. Kitabın orijinali (‘Duveen'), toplumun varlıklı ve aydın kesimlerini özgün ve başarılı anlatımıyla ele alan Broadway oyunlarıyla ünlü Amerikalı yazar S.N.Berhman (1893-1973) tarafından Duveen'in ölümünden tam 13 yıl sonra 1952'de yazılmış. ‘P Kitaplığı (Portakal Sanat ve Kültür Evi)' tarafından Aralık 1999'da basımı tamamlanan eserin çevirmeni, yalın ve özgün anlatımıyla tanıdığımız Celal Uster. Raffi Portakal'ın ‘Önsöz'de de ifade ettiği gibi, 1970'li yıllarda ilk kez Çetin Altan'ın kaleminden Türk sanatseverlerin tanıma fırsatı bulduğu Duveen adına yapılmış bu yayının kazandırılmasında, yayıncı kuruluş, çevirmen ve diğer emeği geçenler yanı sıra, orijinal kitabın ulaştırılmasını sağlayan değerli dostum Haşim Nur Gürel'in de katkısı büyük.
164 sayfadan oluşan kitap, altı ana bölümü içeriyor. ‘Güzergah' ve ‘Her Şey Delft Seramikleriyle Başladı' başlıklı ilk iki bölümde; Duveen Ailesi'nin yaşam öyküsü ve antikacılık süreci ele alınmakta. Üçüncü bölüm olan ‘Ölümsüzlük Pazarında' Duveen'in özellikleri, ‘B.B.' başlıklı dördüncü ve kanımca son derece önemli ve bir o kadar da keyifli bölümde ise, aslen Amerikalı ancak, yaşamının uzunca bir kısmı İtalya'da geçmiş ve aynı zamanda Duveen'in hocası olarak da tanımlayabileceğimiz özellikle ‘Rönesans ve İtalyan Ressamları' üzerine uzman, sanat eleştirmeni Berbard Berenson'un kısa yaşam öyküsü ve Duveen'le olan ilişkileri ele alınıyor. ‘Mavili Çocuk ve İki Lavinia' ve ‘Sessiz İnsanlar' başlıklarını taşıyan bölümlerde ise, Duveen'in ünlü İngiliz ressam Giansborough tarafından betimlenmiş ‘Mavili Çocuk' isimli yapıt başta olmak üzere sattığı ya da aracılık ettiği eserlere ilişkin hikayeler yanı sıra, koleksiyoner dostlarının bireysel özellikleri ve katkı sağladığı müzelere dair keyif ve heyecan yüklü serüvene tanık olacaksınız. Kitabın ana bölümleri dışında oluşturulan ‘Çevirmenin Notları' başlıklı bölüm, son derece önemli bir o kadar ayrıcalıklı bir uygulama. Bölüm, yayında adları geçen önemli şahsiyetlere ilişkin bilgileri içermekte. Böylelikle, dipnotlarıyla okuyucunun dikkatini dağıtmak yerine, gerekli notları/bilgileri okuyucuya toplu olarak aktarmak suretiyle, hem kolaylık hem de bütünlük sağlamış.
Efsaneleşen zenginlikleri yanı sıra, çoğu zaman pintice davranışlarıyla da gündem oluşturan özellikle Amerikalı zenginleri, sanat eserlerine ve bunları koruma altına alarak, topluma mal edilmesi adına müzeler kurulması için milyonlarca, hatta milyarlarca dolar akıtmaya ikan edebilen ve böylelikle sanat adına yapılan kalıcılıklarla ‘ölümsüzlüğü satan adam'olarak sanat tarihine geçen Duveen'in yaşam öyküsünü okurken kimi zaman sevecek, gülecek, kızacak ama hayranlığın ağır bastığı bir duyguyla ısınacaksınız.” - Halilhan Dostal
Gelmiş geçmiş en büyük antikacı Joseph Duveen, meslek yaşamının sırrını çok genç yaşlarda keşfetti: Avrupa'nın sanatı, Amerika'nın parası vardı. ABD'nin Morgan, Altman, Frick, Rockefeller, Widener, Kress gibi zenginlerinin yüreğine sanat koleksiyonculuğu ateşini düşüren Duveen, bilgisi, birikimi ve kıvrak zekasıyla Amerikan sanat beğenisini değiştirdi. Duveen'in, yüzyıl başlarının Amerikalı milyonerlerin koleksiyonlarına kattığı Tiziano, Leonardo, Raffaello, Botticelli, Velazquez, Gainsborough gibi ustaların başyapıtları bugün ABD'nin en saygın müzelerinde. Duveen'in, ünlü Broadway yazarlarından S. N. Behrman tarafından kaleme alınan olağanüstü yaşamöyküsü, kendi alanında benzeri olmyan bir antikacının yaşamının yanı sıra, bir dönemin sanat piyasasında yaşanan akıl almaz serüvenleri, büyük koleksiyoncuların büyük tutkularını da gözler önüne seriyor.
Hollanda'nın Meppel köyünde yaşayan bir nalbandın karısı olan Eva'nın arttırabildiği paralarla satın almaya başladığı Delft Çömlekleri'ne duymuş olduğu sevgi ve hayranlık, zaman içerisinde bir tutkuya dönüşecek, bu duygu seliyle beslenen ve gelişen sezi de, önce oğullarını ardından da dünyanın gelmiş geçmiş en büyük antikacısı olarak nitelenen torunu Joseph Duveen (1869-1939) sunacaktır sanat dünyasına.
Daha 1866 yılında, Eva'nın sevgi ve beğeni yanı sıra küçük birikimlerini değerlendirme adına oğulları Joel ve Henry ile başlayan çömlek toplama tutkusu, karşı kıyıdan gelen esintinin ulaştırdığı söylemle birleşince; ‘Duveen Brothers' markasının tohumları atılmış oldu. Anne Eva, oğulları için nalbantlıktan daha güzel ve onlara yakıştırabileceği bir iş alanı bulmuştu bile. Büyük oğul; Joel, o güne değin ailenin biriktirmiş olduğu çömleklerden taşıyabileceği kadarını yanına alacak ve bunları değerlendirebilmek adına İngiltere'nin yolunu tutacaktı. Ancak Joel, kendisine yakıştıramadığı çömlek satıcılığı dahil çeşitli uğraşlarla şansını aramaya koyulur. Nihayetinde, Hull'da tanıştığı Bayan Barnett ile evlenir ve kayımpederinin vermiş olduğu maddi desteği de arkasına alarak, kısa sürede çömlek yanı sıra mobilya başta olmak üzere diğer sanatsal objeler de satan bir dükkan sahibi olarak yaşadığı topraklarda sevilen, aranılan, güvenilir ve itibar sahibi bir tacir olabilmeyi başarır. İşte geleceğin ‘Millbank Lordu' ve ‘antikacılar kralı' Sir Joseph Duveen, bu genç çiftin en büyük çocuğu olarak 14 Ekim 1869'da, Hull'da seramik ve mobilyaların satıldığı dükkanın üst katında dünyaya gelir.
Profesyonel anlamlı ‘antikacılık' girişimleri ile daha 17 yaşında adını duyuran Duveen, babaannesi Eva'dan almış olduğu sezi duyusunu, zaman içerisinde bilgi, deneyim ve kıvrak zekasıyla harmanlayarak ördüğü kurguda, Avrupa'nın sanatını Amerika'nın parası ile bir araya getirebilme başarısı gösterebilmiş ve sanat dünyasına yapmış olduğu katkılarla, meslek yaşamında zirveye ulaşmış bir dahi. Paris, Londra ve New York gibi dünyaca ünlü kültür ve sanat merkezlerinde tesis etmiş olduğu mekanlarda, Huntington, Altman, Morgan, Widener, Mellon, Frick, Kres, Bache, Lehman, Stotesbury ve Rockefeller gibi dünyaca ünlü banker, sanayici, tacir ve politikacıların birer sanat koleksiyonu oluşturmaları ve daha da önemlisi kurulacak müzelere destek vermeleri için danışmanlık ve gerektiğinde öncülük etmiştir. Duveen, yalnızca antika (özellikle tablo) taciri değil, sezi yeteneği, analitik düşünce yapısı, engin görüşü ve yaratıcı yönüyle de aynı zamanda, bir dekoratör, mimar ve hatta bir eğitimcinin niteliklerine haiz üstün nitelikli bir sanat elçisidir.
Bu kez sizlere tanıtmaya çalışacağım yayın; şahsına özgü düşünce, yöntem ve uygulamalarıyla antika ve sanat dünyasında haklı ve farklı bir konuma sahip bu kimlik adına hazırlanmış olan ‘Antikacıların Piri; DUVEEN' adını taşımakta. Kitabın orijinali (‘Duveen'), toplumun varlıklı ve aydın kesimlerini özgün ve başarılı anlatımıyla ele alan Broadway oyunlarıyla ünlü Amerikalı yazar S.N.Berhman (1893-1973) tarafından Duveen'in ölümünden tam 13 yıl sonra 1952'de yazılmış. ‘P Kitaplığı (Portakal Sanat ve Kültür Evi)' tarafından Aralık 1999'da basımı tamamlanan eserin çevirmeni, yalın ve özgün anlatımıyla tanıdığımız Celal Uster. Raffi Portakal'ın ‘Önsöz'de de ifade ettiği gibi, 1970'li yıllarda ilk kez Çetin Altan'ın kaleminden Türk sanatseverlerin tanıma fırsatı bulduğu Duveen adına yapılmış bu yayının kazandırılmasında, yayıncı kuruluş, çevirmen ve diğer emeği geçenler yanı sıra, orijinal kitabın ulaştırılmasını sağlayan değerli dostum Haşim Nur Gürel'in de katkısı büyük.
164 sayfadan oluşan kitap, altı ana bölümü içeriyor. ‘Güzergah' ve ‘Her Şey Delft Seramikleriyle Başladı' başlıklı ilk iki bölümde; Duveen Ailesi'nin yaşam öyküsü ve antikacılık süreci ele alınmakta. Üçüncü bölüm olan ‘Ölümsüzlük Pazarında' Duveen'in özellikleri, ‘B.B.' başlıklı dördüncü ve kanımca son derece önemli ve bir o kadar da keyifli bölümde ise, aslen Amerikalı ancak, yaşamının uzunca bir kısmı İtalya'da geçmiş ve aynı zamanda Duveen'in hocası olarak da tanımlayabileceğimiz özellikle ‘Rönesans ve İtalyan Ressamları' üzerine uzman, sanat eleştirmeni Berbard Berenson'un kısa yaşam öyküsü ve Duveen'le olan ilişkileri ele alınıyor. ‘Mavili Çocuk ve İki Lavinia' ve ‘Sessiz İnsanlar' başlıklarını taşıyan bölümlerde ise, Duveen'in ünlü İngiliz ressam Giansborough tarafından betimlenmiş ‘Mavili Çocuk' isimli yapıt başta olmak üzere sattığı ya da aracılık ettiği eserlere ilişkin hikayeler yanı sıra, koleksiyoner dostlarının bireysel özellikleri ve katkı sağladığı müzelere dair keyif ve heyecan yüklü serüvene tanık olacaksınız. Kitabın ana bölümleri dışında oluşturulan ‘Çevirmenin Notları' başlıklı bölüm, son derece önemli bir o kadar ayrıcalıklı bir uygulama. Bölüm, yayında adları geçen önemli şahsiyetlere ilişkin bilgileri içermekte. Böylelikle, dipnotlarıyla okuyucunun dikkatini dağıtmak yerine, gerekli notları/bilgileri okuyucuya toplu olarak aktarmak suretiyle, hem kolaylık hem de bütünlük sağlamış.
Efsaneleşen zenginlikleri yanı sıra, çoğu zaman pintice davranışlarıyla da gündem oluşturan özellikle Amerikalı zenginleri, sanat eserlerine ve bunları koruma altına alarak, topluma mal edilmesi adına müzeler kurulması için milyonlarca, hatta milyarlarca dolar akıtmaya ikan edebilen ve böylelikle sanat adına yapılan kalıcılıklarla ‘ölümsüzlüğü satan adam'olarak sanat tarihine geçen Duveen'in yaşam öyküsünü okurken kimi zaman sevecek, gülecek, kızacak ama hayranlığın ağır bastığı bir duyguyla ısınacaksınız.” - Halilhan Dostal
Gelmiş geçmiş en büyük antikacı Joseph Duveen, meslek yaşamının sırrını çok genç yaşlarda keşfetti: Avrupa'nın sanatı, Amerika'nın parası vardı. ABD'nin Morgan, Altman, Frick, Rockefeller, Widener, Kress gibi zenginlerinin yüreğine sanat koleksiyonculuğu ateşini düşüren Duveen, bilgisi, birikimi ve kıvrak zekasıyla Amerikan sanat beğenisini değiştirdi. Duveen'in, yüzyıl başlarının Amerikalı milyonerlerin koleksiyonlarına kattığı Tiziano, Leonardo, Raffaello, Botticelli, Velazquez, Gainsborough gibi ustaların başyapıtları bugün ABD'nin en saygın müzelerinde. Duveen'in, ünlü Broadway yazarlarından S. N. Behrman tarafından kaleme alınan olağanüstü yaşamöyküsü, kendi alanında benzeri olmyan bir antikacının yaşamının yanı sıra, bir dönemin sanat piyasasında yaşanan akıl almaz serüvenleri, büyük koleksiyoncuların büyük tutkularını da gözler önüne seriyor.