Kitabın başında yer alan Hayat Oyuncuları'nı yazan Ayfer Tunç, hayatla oyun kavramı arasındaki nefis saptamalarında bizi her fotoğraf karesi üzerine düşünmeye çağırıyor:
"Hayatın, sonsuz ve döngüsünü sürekli yineleyen bir oyun olduğuna inananlardanım ben. Bu büyük oyunda iki türlü oyuncu olduğu düşünülür, kazananlar ve kaybedenler. Oysa hayatın kendisi oyunun ödülüdür, dolayısıyla kaybeden yoktur.
Satraçta şah/mat, tavlada mars olan, monopoly'de iflas eden, tombalada ikinci çinkonun ötesine geçemeyen bir oyuncuyum ben. Hiç incinmem bunlardan, ne gam! Oyun dediğimiz şeyin kendisi, büyük bir oyun olan hayatımızı güzelleştiriyorsa, yenildim diye üzülecek ne var?"
Şakir Eczıcıbaşı'nın özenli, dikkatli seçiminden geçen fotoğraflar, "oyun" kelimesinin bütün çağrışımlarını kapsayan çeşitliliği içeriyor.
Oyun/oyuncu fotoğraflarının coğrafyası da geniş. Bursa'dan İsviçre'ye, Çin'e kadar uzanıyor.
Sahnedeki bir oyuncu, bir solist, kenar mahallede oynayan bir çocuk, bir akrobat, bir basketbolcu, bir bilardocu...
Usta fotoğrafçıların karelerinde bunları görmek sanırım büyük bir görsel zevk.
Doğan Hızlan www.hurriyet.com.tr
Kitabın başında yer alan Hayat Oyuncuları'nı yazan Ayfer Tunç, hayatla oyun kavramı arasındaki nefis saptamalarında bizi her fotoğraf karesi üzerine düşünmeye çağırıyor:
"Hayatın, sonsuz ve döngüsünü sürekli yineleyen bir oyun olduğuna inananlardanım ben. Bu büyük oyunda iki türlü oyuncu olduğu düşünülür, kazananlar ve kaybedenler. Oysa hayatın kendisi oyunun ödülüdür, dolayısıyla kaybeden yoktur.
Satraçta şah/mat, tavlada mars olan, monopoly'de iflas eden, tombalada ikinci çinkonun ötesine geçemeyen bir oyuncuyum ben. Hiç incinmem bunlardan, ne gam! Oyun dediğimiz şeyin kendisi, büyük bir oyun olan hayatımızı güzelleştiriyorsa, yenildim diye üzülecek ne var?"
Şakir Eczıcıbaşı'nın özenli, dikkatli seçiminden geçen fotoğraflar, "oyun" kelimesinin bütün çağrışımlarını kapsayan çeşitliliği içeriyor.
Oyun/oyuncu fotoğraflarının coğrafyası da geniş. Bursa'dan İsviçre'ye, Çin'e kadar uzanıyor.
Sahnedeki bir oyuncu, bir solist, kenar mahallede oynayan bir çocuk, bir akrobat, bir basketbolcu, bir bilardocu...
Usta fotoğrafçıların karelerinde bunları görmek sanırım büyük bir görsel zevk.
Doğan Hızlan www.hurriyet.com.tr