#smrgSAHAF Edebiyat ve İntihar -

Hazırlayan:
Adem Eyüp Yılmaz
Stok Kodu:
1199048191
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
300 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2003
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199048191
434187
Edebiyat ve İntihar -
Edebiyat ve İntihar - #smrgSAHAF
0.00
Hayatın tarafının tutan, yaşamın beri yakasından konuşan biri olarak, kendilerini ölümün kucağına gönüllü bırakanlar adına konuşmam olanaksız. Çünkü söylenecek söz, en çok söyleyenin öznel durumuna ilişkin olacaktır. Konu edilen ise zaten söyleyeceğini söylemiştir. Neredeyse tüm müntehirler geride kalanlara -yazılı/yazısız- bir mesaj vermeyi amaçlamışlar. Verilen mesajı çarpıtmak onlara yapılmış en büyük haksızlıktır. Bu yüzden intiharlarının izini sürdüğüm metinlerine bir yorum getirmeden ve özellikle son mektuplara ulaşarak onları okura sunmayı amaçladım.

Yaklaşık on beş yıl boyunca günlüğünde kendi intiharının izini süren Pavese, gösteriş düşkünü müntehirleri dışarda bırakarak, canlı olmanın nasıl bir güç barındırdığına göndermede bulunmuştu: “İnsanı yarına, hayatın ona verebileceği şeylere, olağanüstü geleceğe bağlayan iplik -son kertede- herhangi bir inançtan ve tutarlılıktan daha güçlü bir bağdır.” Fransız edebiyatının erken sembolist şairi Gerard de Nerval, soğuk bir kış gecesi Paris'te bir sokak fenerine kendini kıravatıyla astığında, ruhunu saran bir tedirginlik ve yazıklanma içindeydi: “Yazık! Her şey ölecek demek ben ölürsem!”. Mayakovski, Rus ruletine şans vermeyecek bir kararlılıkla tetiği çektiğinde bile, gözü alnına dayadığı namlunun ardında kalmıştı. Çünkü bıraktığı mektupta bitmemiş şiirlerinin kime verileceğini salık veriyor, sevgilisine “Lili beni sev!” diye sesleniyordu. Bir zamanlar teorisyenliğini yaptığı gerçeküstücülüğü de aşan Artaud, intiharın gerçekliğinden şüpheye düştüğü anda, yaşayanlara öykünerek hayıflanıyordu: “Elbet yaşayacaktım, ama vücudum bana ihanet etti”. Nirvana'nın solisti Kurt Cobain, çenesine dayadığı av tüfeğinin soğukluğuna aldırmadan, kendisinin kaybettiğini söylediği sevincine, eşinin sıkı sıkı sarılmasını tembihler: “Lütfen devam et Courtney.” (Kitaptan)

Hayatın tarafının tutan, yaşamın beri yakasından konuşan biri olarak, kendilerini ölümün kucağına gönüllü bırakanlar adına konuşmam olanaksız. Çünkü söylenecek söz, en çok söyleyenin öznel durumuna ilişkin olacaktır. Konu edilen ise zaten söyleyeceğini söylemiştir. Neredeyse tüm müntehirler geride kalanlara -yazılı/yazısız- bir mesaj vermeyi amaçlamışlar. Verilen mesajı çarpıtmak onlara yapılmış en büyük haksızlıktır. Bu yüzden intiharlarının izini sürdüğüm metinlerine bir yorum getirmeden ve özellikle son mektuplara ulaşarak onları okura sunmayı amaçladım.

Yaklaşık on beş yıl boyunca günlüğünde kendi intiharının izini süren Pavese, gösteriş düşkünü müntehirleri dışarda bırakarak, canlı olmanın nasıl bir güç barındırdığına göndermede bulunmuştu: “İnsanı yarına, hayatın ona verebileceği şeylere, olağanüstü geleceğe bağlayan iplik -son kertede- herhangi bir inançtan ve tutarlılıktan daha güçlü bir bağdır.” Fransız edebiyatının erken sembolist şairi Gerard de Nerval, soğuk bir kış gecesi Paris'te bir sokak fenerine kendini kıravatıyla astığında, ruhunu saran bir tedirginlik ve yazıklanma içindeydi: “Yazık! Her şey ölecek demek ben ölürsem!”. Mayakovski, Rus ruletine şans vermeyecek bir kararlılıkla tetiği çektiğinde bile, gözü alnına dayadığı namlunun ardında kalmıştı. Çünkü bıraktığı mektupta bitmemiş şiirlerinin kime verileceğini salık veriyor, sevgilisine “Lili beni sev!” diye sesleniyordu. Bir zamanlar teorisyenliğini yaptığı gerçeküstücülüğü de aşan Artaud, intiharın gerçekliğinden şüpheye düştüğü anda, yaşayanlara öykünerek hayıflanıyordu: “Elbet yaşayacaktım, ama vücudum bana ihanet etti”. Nirvana'nın solisti Kurt Cobain, çenesine dayadığı av tüfeğinin soğukluğuna aldırmadan, kendisinin kaybettiğini söylediği sevincine, eşinin sıkı sıkı sarılmasını tembihler: “Lütfen devam et Courtney.” (Kitaptan)

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat