^#smrgSAHAF Eski İnançlar ve Hayatımızdaki İzleri -

İnsanlar gece karanlığında göremezler. İnsanlar için görülemeyen, sadece duyulabilen, hissedilebilen ya da kokusu duyulabilen şeyler korkutucudur. Bu durumda yapılabilecek iki şey vardır: ya gecelerimiz aydınlatacağız, ya da uyuyarak duyularımızı dış dünyaya kapatacağız. Gece uykunun, korkunun ve tehlikenin zamanıdır. Uyurken insan savunmasız haldedir; bilincinden ve maskelerinden soyunmuşun Rüyalar zihni özgürleştirmiş, bilinç altı dünyasına bir kapı açılmıştır. Sabaha doğru bedenimizin özellikle hareket organları dinlenmiş, zihnimiz derlenip toparlanmıştır; bedenimiz yeni bir güne hazırdır. Sabah yaşam yolunda yeni bir yürüyüş başlayacaktır. Geleceğimiz bu yürüyüşün ucundadır. Elinize aldığınız bu kitap çoğunu sabaha doğru yazdığım yazılardan oluşmaktadır. Kanımca insanın gün içinde en iyi düşünebildiği zaman, iyi bir uykudan sonra güneşin doğmaya başladığı saatlerdir. Gün aydınlanırken, zihnimiz de aydınlanmaktadır; bilginin ışığıyla cehaletin karanlığından kurtulmamız gibi. Ancak ışığın kaynağı çok parlaksa gözlerimiz yine görmez olur. Karanlıkta kalmak ya da aydınlanmak, aydınlıkta görmek ya da kör olmak. Bunlardan hangisini istersek onu buluruz. Ancak gerçek aydınlanma "hikmet" sahibi olmaktır. Çünkü aydınlanma; Ben kimim? Neden buradayım? Nereye gidiyorum? Yaşamın anlamı nedir? Gibi soruların yanıtının aranmasıdır, Özümüze doğru yaptığımız yolculuktur, Özde ne olduğumuzu, gerçek doğamızı anlamaktır, "İçimizdeki gerçeğe" varmaktır. (Arka Kapak)