#smrgKİTABEVİ Esvat-ı Sudur (Sadrazamların Sesleri) - 2019
Memduh Paşa Esvat-ı Sudur yani Sadrazamların Sesleri'nde çocukluk yaşlarından itibaren babası Mustafa Mazlûm Paşa'nın memuriyeti sebebiyle tanışma fırsatı bulduğu ve kendisinin idari görevi sırasında karşılaştığı veya birlikte mesai yaptığı devrinin sadrazamlarını ve şahidi olduğu meseleleri anlatmaktır.
24 Temmuz 1908'den sonra “devr-i sabık”ın adamı olduğu için tutuklanarak Sakız Adası'na sürgüne gönderilen Memduh Paşa'yı Esvat-ı Sudur'u yazmaya sevk eden düşünce, iktidarın yeni sahiplerine, eski sadrazamları anlatmak ve onlar hakkında anlatacakları şeyleri bilmediklerini göstermektir.
Bir nevi İttihatçılarla eski sadrazamları kendi siyasi hatıraları üzerinden tanıştırma niyetindedir. Elbette 1908'de Kanun-i Esasi'nin ilanı ve meclisin açılmasıyla yeni bir devrin başladığının farkında olan Mehmed Memduh Paşa, eski devrin devlet adamları ve tecrübelerini izaha çalışmıştır.
Tanzimat ve Sultan 2. Abdülhamid devrinde sadarete yükselenlerin daha önce hangi işleri yaptıkları ve sadrazamlıkları devrindeki icraatlarını anlatmak ona göre önemli bir vazifedir. Mehmed Memduh'un eseri yazmaktaki gayelerinden biri de kendi devrinin “ahlak ve temayülat ve metanetin safahatını mümkün mertebe tasvir etmek”tir. Devleti'nin arkeoloji politikasını açıkça ortaya koymaktadır. Bu nedenle bu çalışmanın günümüz arkeoloji politikalarının temeline ışık tutacağını düşünmekteyiz.
Memduh Paşa Esvat-ı Sudur yani Sadrazamların Sesleri'nde çocukluk yaşlarından itibaren babası Mustafa Mazlûm Paşa'nın memuriyeti sebebiyle tanışma fırsatı bulduğu ve kendisinin idari görevi sırasında karşılaştığı veya birlikte mesai yaptığı devrinin sadrazamlarını ve şahidi olduğu meseleleri anlatmaktır.
24 Temmuz 1908'den sonra “devr-i sabık”ın adamı olduğu için tutuklanarak Sakız Adası'na sürgüne gönderilen Memduh Paşa'yı Esvat-ı Sudur'u yazmaya sevk eden düşünce, iktidarın yeni sahiplerine, eski sadrazamları anlatmak ve onlar hakkında anlatacakları şeyleri bilmediklerini göstermektir.
Bir nevi İttihatçılarla eski sadrazamları kendi siyasi hatıraları üzerinden tanıştırma niyetindedir. Elbette 1908'de Kanun-i Esasi'nin ilanı ve meclisin açılmasıyla yeni bir devrin başladığının farkında olan Mehmed Memduh Paşa, eski devrin devlet adamları ve tecrübelerini izaha çalışmıştır.
Tanzimat ve Sultan 2. Abdülhamid devrinde sadarete yükselenlerin daha önce hangi işleri yaptıkları ve sadrazamlıkları devrindeki icraatlarını anlatmak ona göre önemli bir vazifedir. Mehmed Memduh'un eseri yazmaktaki gayelerinden biri de kendi devrinin “ahlak ve temayülat ve metanetin safahatını mümkün mertebe tasvir etmek”tir. Devleti'nin arkeoloji politikasını açıkça ortaya koymaktadır. Bu nedenle bu çalışmanın günümüz arkeoloji politikalarının temeline ışık tutacağını düşünmekteyiz.