Evliya Çelebi, Seyahatnamesini, gezip dolaşırken topladığı notları, bilâhare oturup tasnif etmek suretiyle yazmıştır. Bu arada, uğramadığı yerlere ait, elde mevcut eserlerden çıkardığı kayıtları, kendi müşahedesi imiş gibi nakletmiştir.
Birinci ciltte, zamanında yaşamakta olduğu Dördüncü Mehmed'e kadar Osmanlı hükümdarlarının saltanat devirlerinden kısaca bahsederken Merzifonlu Kara Mustafa Paşanın Sadaretine kadar geliyor. Halbuki Evliya Çelebi, muazzam eserinin hiç bir yerinde en ufak bir işaret, bir imâ ile de kaydetmediğine göre, 1683 Viyana bozgunundan evvel ölmüştür. Bu bize pek bariz bir surette gösterir ki, büyük muharrir - seyyah, muhalled eserini, uzun ve bazen tehlikeli seyahatler ve harplerden sonra, devamlı ve hemen hemen inkıtasız bir çalışma ile vücuda getirmiştir.
Yine birinci ciltte Topkapı Sarayındaki Hünkâr hamamından bahsederken "ruyu arzda böyle hamam görmedim. Meğer ki Bitlis hâkimi Abdal Hanın hamamı ola vesselam" diyor... -Reşat Ekrem Koçu (Sunuş'tan)
Evliya Çelebi, Seyahatnamesini, gezip dolaşırken topladığı notları, bilâhare oturup tasnif etmek suretiyle yazmıştır. Bu arada, uğramadığı yerlere ait, elde mevcut eserlerden çıkardığı kayıtları, kendi müşahedesi imiş gibi nakletmiştir.
Birinci ciltte, zamanında yaşamakta olduğu Dördüncü Mehmed'e kadar Osmanlı hükümdarlarının saltanat devirlerinden kısaca bahsederken Merzifonlu Kara Mustafa Paşanın Sadaretine kadar geliyor. Halbuki Evliya Çelebi, muazzam eserinin hiç bir yerinde en ufak bir işaret, bir imâ ile de kaydetmediğine göre, 1683 Viyana bozgunundan evvel ölmüştür. Bu bize pek bariz bir surette gösterir ki, büyük muharrir - seyyah, muhalled eserini, uzun ve bazen tehlikeli seyahatler ve harplerden sonra, devamlı ve hemen hemen inkıtasız bir çalışma ile vücuda getirmiştir.
Yine birinci ciltte Topkapı Sarayındaki Hünkâr hamamından bahsederken "ruyu arzda böyle hamam görmedim. Meğer ki Bitlis hâkimi Abdal Hanın hamamı ola vesselam" diyor... -Reşat Ekrem Koçu (Sunuş'tan)