Maddesel varlığımıza anlam kazandıran çağdaş görüş ve kavramlara yönelik bir uğraşı içinde kendimizi göremedikçe, geriletici inanış ve düşünceleri bırak;madıkça geri kalmışlık kompleksinden kurtulmamız imkansızdır.
Tarih, yeni atılımlara ayak uyduramıyan, eskimiş geleneksel düşüncelerini bir türlü değiştiremiyen toplumların, yabancı ulusların ekonomik ve kültürel baskısı altında kalmak zorunda olduklarını gösteren kanıt ve belgelerle doludur. O halde bir sorun karşısındayız ve sorunu çözmek yükümlülüğünü taşıyoruz.
Halkımız; bazı kesimlerde yerleşen olumsuz, yanlış inanışlardan en önemli saydığı bir kanıyı, bilimsel verilere dayanarak yenmenin mümkün olabileceği düşüncesiyle hareket ederse çağın ilerisine doğru atacağımız adımları sıklaştırabiliriz.
Son yıllarda bilimin her dalında, özellikle teknik alanda görülen hızlı gelişmelerin, toplumsal yaşamın özünü oluşturan birtakım kavram ve gerçekleri de olumlu yönde etkilediği görülmektedir. Bunlar arasında -yeni olmamakla beraber- gittikçe güçlenen, yaygınlaşan varsayımlardan birinin, tek sözle anlatımı olan bir adı vardır: Evrim.
Ancak bu deyimin ve kapsamına giren olaylar ve konuların seçiminde ayrımlı düşünce ve görüşleri benimseyenlerin bulunduğu da bir gerçektir. Kimi yalnız canlıları ya da maddenin, kimi çevresel düşünce ve kavramlarda evrimin söz konusu olabileceğini ileri sürer.
Biz, evrenin yalnız bir yönünü değil, onu oluşturan herşeyin (uzay cisimleri, bitki, hayvan, insan), insan ve toplumla ilgili bütün düşünce ve kurumların (hukuk, ahlak, din, dil v.b.), insanın, özünde var olduğu bilinen vicdan, değer yargıları gibi tüm kabullerin evrim (tekamül) yasaları dışında alamıyacağını anlatmak ve böylece doğa yasasının anlaşılmış olmasının, toplumumuza dinamik bir karakter kazandırmada en önemli faktörlerden biri olduğunu belirtmek istiyoruz.
Yine inanıyoruz ki, halk için yararlı ve ilerici bir atılım yapmakta olan tüm kurum ve kuruluşların plan, program ve işlemlerini günümüzün koşullarına uydurarak, orta sınıfın ekonomik potansiyelini güçlendirmekte olmasını, yöneticilerinin evrim inanışına bağlı olmalarında görüyoruz.
Anlaşılmış oluyor ki, son zamanlarda iyiden iyiye sarsılmış, geçerliliğini yitirmiş olan durallık ve değişmezlik varsayımları karşısında yer almış bulunuyoruz.
Özetle. EVRİM EVRENSELDİR, SÜREKLİ ve SONSUZDUR.
Maddesel varlığımıza anlam kazandıran çağdaş görüş ve kavramlara yönelik bir uğraşı içinde kendimizi göremedikçe, geriletici inanış ve düşünceleri bırak;madıkça geri kalmışlık kompleksinden kurtulmamız imkansızdır.
Tarih, yeni atılımlara ayak uyduramıyan, eskimiş geleneksel düşüncelerini bir türlü değiştiremiyen toplumların, yabancı ulusların ekonomik ve kültürel baskısı altında kalmak zorunda olduklarını gösteren kanıt ve belgelerle doludur. O halde bir sorun karşısındayız ve sorunu çözmek yükümlülüğünü taşıyoruz.
Halkımız; bazı kesimlerde yerleşen olumsuz, yanlış inanışlardan en önemli saydığı bir kanıyı, bilimsel verilere dayanarak yenmenin mümkün olabileceği düşüncesiyle hareket ederse çağın ilerisine doğru atacağımız adımları sıklaştırabiliriz.
Son yıllarda bilimin her dalında, özellikle teknik alanda görülen hızlı gelişmelerin, toplumsal yaşamın özünü oluşturan birtakım kavram ve gerçekleri de olumlu yönde etkilediği görülmektedir. Bunlar arasında -yeni olmamakla beraber- gittikçe güçlenen, yaygınlaşan varsayımlardan birinin, tek sözle anlatımı olan bir adı vardır: Evrim.
Ancak bu deyimin ve kapsamına giren olaylar ve konuların seçiminde ayrımlı düşünce ve görüşleri benimseyenlerin bulunduğu da bir gerçektir. Kimi yalnız canlıları ya da maddenin, kimi çevresel düşünce ve kavramlarda evrimin söz konusu olabileceğini ileri sürer.
Biz, evrenin yalnız bir yönünü değil, onu oluşturan herşeyin (uzay cisimleri, bitki, hayvan, insan), insan ve toplumla ilgili bütün düşünce ve kurumların (hukuk, ahlak, din, dil v.b.), insanın, özünde var olduğu bilinen vicdan, değer yargıları gibi tüm kabullerin evrim (tekamül) yasaları dışında alamıyacağını anlatmak ve böylece doğa yasasının anlaşılmış olmasının, toplumumuza dinamik bir karakter kazandırmada en önemli faktörlerden biri olduğunu belirtmek istiyoruz.
Yine inanıyoruz ki, halk için yararlı ve ilerici bir atılım yapmakta olan tüm kurum ve kuruluşların plan, program ve işlemlerini günümüzün koşullarına uydurarak, orta sınıfın ekonomik potansiyelini güçlendirmekte olmasını, yöneticilerinin evrim inanışına bağlı olmalarında görüyoruz.
Anlaşılmış oluyor ki, son zamanlarda iyiden iyiye sarsılmış, geçerliliğini yitirmiş olan durallık ve değişmezlik varsayımları karşısında yer almış bulunuyoruz.
Özetle. EVRİM EVRENSELDİR, SÜREKLİ ve SONSUZDUR.