İtalyan ve Alman faşizmleri Avrupa tarihini derinden etkiledi. Sadece siyasi sistemleri değil toplumsal yapıyı da dönüştüren faşizm, insanlık tarihinin en kanlı sayfalarının yazılmasına sebep oldu. Ancak faşizmi özellikli kılan yalnızca kıyıcılığı değil, toplumsal hayatı, zihniyet kalıplarını, kültürel algı ve zenginliği de kötürümleştiren yüzüdür. Modern tasavvurun, Aydınlanma ideallerinin olumsuz anlamda en uç noktalara taşınmış olması da faşizmin bir diğer özelliğidir. Faşizm, modern toplumun içinde barındırdığı çelişkileri farklı etnik, dinsel topluluklara yönelterek, bir "iç" düşman algısı yaratır ve bu algıyı kitlesel kıyımlarla besleyerek var olur. "Faşizmler", kıyafetlere, ritüellere, törensel heyecana ve ilkel duyguların kitlesel "gösterisi"ne önem verir; propaganda, şiddet ve "histeri"nin kitlelerce paylaşılması faşizmin en önemli silahlarıdır.
Henri Michel, İkinci Dünya Savaşı yıllarında Fransız direniş hareketi içinde yer almış, olaylara ilk elden tanıklık etmiş bir tarihçi. Faşizmler'de, İtalyan ve Alman faşizmlerinin benzerliklerini, birbirinden farklı yönlerini, mobilizasyon güçlerini, hitap ettikleri toplumsal sınıfları ve kitleleri ele alırken, bir yandan da Avrupa, Amerika ve Afrika'da faşist karakterleri benzeşen siyasal hareketlerin bir dökümünü sunuyor.