Elinizdeki bu eser, hâce-i evvel Ahmed Midhat Efendi'nin 115 yıl önce, kendi tabiriyle "asrın ferîdesi", "Feylesof" talebesi Fatma Aliye Hanım'a bir mektubunda dile getirdiği temennilerinin büyük oranda kendi yazdığı mektuplardan müteşekkil kısmının ete kemiğe bürünmüş halidir. Gönül ister ki Fatma Aliye Hanım'ın Ahmed Midhat Efendi'ye yazdığı mektuplardan oluşan diğer kısım da bulunur ve bu samimi temenniyât Ahmed Midhat Efendi'ye yakışır bir şekilde külliyâta dönüşür.
Ahmed Midhat Efendi, Fatma Aliye Hanım'a yazdığı bu 245 adet mektupta sadece içinde bulunduğu hâlet-i ruhiyeden veya başından geçen olaylardan bahsetmemiş tam manasıyla "mektupla dersler" vermiştir. Gün gelmiş Fatma Aliye'nin yazdığı yazıları eleştirmiş, gün gelmiş onunla "roman nasıl yazılır"ı tartışmış ve gün gelmiş Fatma Aliye'ye, kendisiyle görüşmek isteyen yabancı gazetecilerle nasıl konuşması gerektiğini öğretmiştir.
Kendi dönemlerinde belki yalnızca hoca-talebe arasındaki iletişimi sağlayan bu mektuplar, zamanımızda Tanzimat'ın son dönemi ile Meşrutiyet döneminin edebî, siyasî ve kültürel ortamını anlamamıza yarayan önemli birer belge niteliğindedir.
Elinizdeki bu eser, hâce-i evvel Ahmed Midhat Efendi'nin 115 yıl önce, kendi tabiriyle "asrın ferîdesi", "Feylesof" talebesi Fatma Aliye Hanım'a bir mektubunda dile getirdiği temennilerinin büyük oranda kendi yazdığı mektuplardan müteşekkil kısmının ete kemiğe bürünmüş halidir. Gönül ister ki Fatma Aliye Hanım'ın Ahmed Midhat Efendi'ye yazdığı mektuplardan oluşan diğer kısım da bulunur ve bu samimi temenniyât Ahmed Midhat Efendi'ye yakışır bir şekilde külliyâta dönüşür.
Ahmed Midhat Efendi, Fatma Aliye Hanım'a yazdığı bu 245 adet mektupta sadece içinde bulunduğu hâlet-i ruhiyeden veya başından geçen olaylardan bahsetmemiş tam manasıyla "mektupla dersler" vermiştir. Gün gelmiş Fatma Aliye'nin yazdığı yazıları eleştirmiş, gün gelmiş onunla "roman nasıl yazılır"ı tartışmış ve gün gelmiş Fatma Aliye'ye, kendisiyle görüşmek isteyen yabancı gazetecilerle nasıl konuşması gerektiğini öğretmiştir.
Kendi dönemlerinde belki yalnızca hoca-talebe arasındaki iletişimi sağlayan bu mektuplar, zamanımızda Tanzimat'ın son dönemi ile Meşrutiyet döneminin edebî, siyasî ve kültürel ortamını anlamamıza yarayan önemli birer belge niteliğindedir.