Bize, “Sizi bu çağın sahabileri yapacağım, ikinci kutsiler olacaksınız, kendinizi bu davaya adayın, adanmış ruhlar olun, biz muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yok, sözlüklerimizden öfkeyi, kini ve nefreti silip attık” dedin! Sana inananları; kendi milletine kurşun sıkan, kendi kardeşlerini tankların paletleri altında ezip, kendi meclisini bombalayan canavarlara çevirdin!
Bize, “Anadolu'nun her yerine Işık Evler açın, ülkemizi bir baştan bir başa aydınlatalım, evler yetmez, yurtlar, okullar, kurslar hatta üniversiteler açın” dedin. Biz de sana inandık, hepsini fazlasıyla açtık! Sense, bu ülkeyi aydınlatalım diye senin arkana düşenlere bu ülkeyi neredeyse bir daha hiç ışık görmeyecek derecede sonsuza dek karanlığa boğdurtuyordun 15 Temmuz 2016'da!
Kürsüden yüce kitabımız Kuran'ı bizim üzerimize attın ve “Alın bu kitabı ve onu anlayacak nesiller yetiştirin. Allah onu sadece ben anlayayım diye indirmedi” dedin! Biz de o kutsal kitabımıza öyle bir sahip çıktık ki çoluk çocuğumuzun rızkını dahi sana verdik. Kuran'ı anlayacak nesiller yetiştir diye... Sen ne yaptın? Kuran'ı anlamayı bırak onu tamamen terk edip sana tabi olanları Papa'ya götürdün ve “İzindeyiz Papa hazretleri” dedin!
Kürsülerden “Milletin imanını kurtulmuş görürsem kendim cehennemde yanmaya razıyım. Ülkem bir gün Gül Devri'ni görürse ben sokakları süpürmeye razıyım” diyerek bizi kendine inandırdın. Sonra da bu ülkeye Gül Devri'ni getirenlere, “Allah bin türlü belalarını versin. Ocaklarına ateş düşsün!” diye beddua ettin. Meğer merhamet görüntünün ardında sönmek bilmeyen öfkeden ve kinden bir yanardağ varmış!
Seni, sönmek bilmeyen öfkenin, kininin ve nefretinin ateşine havale ediyorum.
Bize, “Sizi bu çağın sahabileri yapacağım, ikinci kutsiler olacaksınız, kendinizi bu davaya adayın, adanmış ruhlar olun, biz muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yok, sözlüklerimizden öfkeyi, kini ve nefreti silip attık” dedin! Sana inananları; kendi milletine kurşun sıkan, kendi kardeşlerini tankların paletleri altında ezip, kendi meclisini bombalayan canavarlara çevirdin!
Bize, “Anadolu'nun her yerine Işık Evler açın, ülkemizi bir baştan bir başa aydınlatalım, evler yetmez, yurtlar, okullar, kurslar hatta üniversiteler açın” dedin. Biz de sana inandık, hepsini fazlasıyla açtık! Sense, bu ülkeyi aydınlatalım diye senin arkana düşenlere bu ülkeyi neredeyse bir daha hiç ışık görmeyecek derecede sonsuza dek karanlığa boğdurtuyordun 15 Temmuz 2016'da!
Kürsüden yüce kitabımız Kuran'ı bizim üzerimize attın ve “Alın bu kitabı ve onu anlayacak nesiller yetiştirin. Allah onu sadece ben anlayayım diye indirmedi” dedin! Biz de o kutsal kitabımıza öyle bir sahip çıktık ki çoluk çocuğumuzun rızkını dahi sana verdik. Kuran'ı anlayacak nesiller yetiştir diye... Sen ne yaptın? Kuran'ı anlamayı bırak onu tamamen terk edip sana tabi olanları Papa'ya götürdün ve “İzindeyiz Papa hazretleri” dedin!
Kürsülerden “Milletin imanını kurtulmuş görürsem kendim cehennemde yanmaya razıyım. Ülkem bir gün Gül Devri'ni görürse ben sokakları süpürmeye razıyım” diyerek bizi kendine inandırdın. Sonra da bu ülkeye Gül Devri'ni getirenlere, “Allah bin türlü belalarını versin. Ocaklarına ateş düşsün!” diye beddua ettin. Meğer merhamet görüntünün ardında sönmek bilmeyen öfkeden ve kinden bir yanardağ varmış!
Seni, sönmek bilmeyen öfkenin, kininin ve nefretinin ateşine havale ediyorum.