“…Niğde; Borlu Kemalî Baba, Asmaz'dan Âşık Mevlüt Yıldırım, Kiçağaç'tan Âşık Sadık, Altunhisar'dan Tahirî, Âşık Şifaî, Karahisarlı Âşık Gülşanî, Ahirî, Fescioğlu, Gümüşler'den İbrahim Dabak, Süleyman Kalemkaş gibi halk ozanları yetiştirmesine rağmen onların şiirlerinin söz olarak kullanılmayışı enteresandır…” - Halil Atılgan
YAZAR 1946 yılında Karaisalı'nın İncirgediği köyünde doğan Halil Atılgan, öğretmen okulunu bitirdikten sonra çeşitli yerlerde çalışır. 1973 yılında Çukurova Radyosunun açtığı saz sanatçılığı sınavını kazanır. O günden bu güne on dokuz kitap yazar. Niğde türküleri üzerine yaptığı araştırma da 2002 yılında Kültür Bakanlığı tarafından yayınlanır.
Niğde'ye ilk kez 1985 yılında yaptığı bir Kapadokya gezisinden sonra iki günlüğüne uğrayan Halil Atılgan, öğretmen evinde geceler. Orada hoparlörden yayılan Arabesk müziğe katlanmak zorunda kalır. Bu duruma tepkisini Niğde Valiliği ve öğretmen evi müdürlüğüne yazarsa da bir yanıt alamaz. Aradan yıllar geçer. Bu kez 2000 yılında bir kere daha Niğde'ye yolu düşer Halil Atılgan'ın. Ama bu kez Niğde Üniversitesinde Güzel sanatlar Bölümünün sevk ve idaresini üstlenmiştir. Hemen kolları sıvar ve halkın arasına karışır. Mahalli sanatçılar ve halk sanatına ilgi duyan insanlarla haşır neşir olur. Niğde türkülerini araştırmaya başlar. Araştırmalarının sonucunda edindiği izlenimleri şöyle sıralayabiliriz.
a) Niğde yöresinde uzun hava türü çok azdır.
b) Düğünlerde davul-zurna çalınmamaktadır. Saz, cümbüş, keman, ut ve tef çalınmaktadır.
c) Şarkı formunda bestelenmiş bir tane bile türkü yoktur.
d) Niğde yöresi, Çukurova türkü formlarından etkilenmiştir.
e) Cezayir ( kalk gidelim havası ) dışında enstrümantal ezgi yoktur.
f) Halay türü oyunlar bile türkü eşliğindedir.
g) Deyiş ve semah türü ezgiler pek bilinmez.
h) Türküler genelde coşkulu ve hareketlidir.
i) Yörede âşık müziği yaygın değildir. Bu durum yeni türkülerin doğmasını engellemektedir.
j) Ezgi dağarcığı zengin olmasına karşın söz dağarcığı için bunu söylemek güçtür.
“…Niğde; Borlu Kemalî Baba, Asmaz'dan Âşık Mevlüt Yıldırım, Kiçağaç'tan Âşık Sadık, Altunhisar'dan Tahirî, Âşık Şifaî, Karahisarlı Âşık Gülşanî, Ahirî, Fescioğlu, Gümüşler'den İbrahim Dabak, Süleyman Kalemkaş gibi halk ozanları yetiştirmesine rağmen onların şiirlerinin söz olarak kullanılmayışı enteresandır…” - Halil Atılgan
YAZAR 1946 yılında Karaisalı'nın İncirgediği köyünde doğan Halil Atılgan, öğretmen okulunu bitirdikten sonra çeşitli yerlerde çalışır. 1973 yılında Çukurova Radyosunun açtığı saz sanatçılığı sınavını kazanır. O günden bu güne on dokuz kitap yazar. Niğde türküleri üzerine yaptığı araştırma da 2002 yılında Kültür Bakanlığı tarafından yayınlanır.
Niğde'ye ilk kez 1985 yılında yaptığı bir Kapadokya gezisinden sonra iki günlüğüne uğrayan Halil Atılgan, öğretmen evinde geceler. Orada hoparlörden yayılan Arabesk müziğe katlanmak zorunda kalır. Bu duruma tepkisini Niğde Valiliği ve öğretmen evi müdürlüğüne yazarsa da bir yanıt alamaz. Aradan yıllar geçer. Bu kez 2000 yılında bir kere daha Niğde'ye yolu düşer Halil Atılgan'ın. Ama bu kez Niğde Üniversitesinde Güzel sanatlar Bölümünün sevk ve idaresini üstlenmiştir. Hemen kolları sıvar ve halkın arasına karışır. Mahalli sanatçılar ve halk sanatına ilgi duyan insanlarla haşır neşir olur. Niğde türkülerini araştırmaya başlar. Araştırmalarının sonucunda edindiği izlenimleri şöyle sıralayabiliriz.
a) Niğde yöresinde uzun hava türü çok azdır.
b) Düğünlerde davul-zurna çalınmamaktadır. Saz, cümbüş, keman, ut ve tef çalınmaktadır.
c) Şarkı formunda bestelenmiş bir tane bile türkü yoktur.
d) Niğde yöresi, Çukurova türkü formlarından etkilenmiştir.
e) Cezayir ( kalk gidelim havası ) dışında enstrümantal ezgi yoktur.
f) Halay türü oyunlar bile türkü eşliğindedir.
g) Deyiş ve semah türü ezgiler pek bilinmez.
h) Türküler genelde coşkulu ve hareketlidir.
i) Yörede âşık müziği yaygın değildir. Bu durum yeni türkülerin doğmasını engellemektedir.
j) Ezgi dağarcığı zengin olmasına karşın söz dağarcığı için bunu söylemek güçtür.