#smrgKİTABEVİ Geleceğin Cumhuriyeti ya da Sosyalizm Gerçeği - 2024
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Kayhan Matbaacılık
Dizi Adı:
ISBN-10:
6257599153
Kargoya Teslim Süresi:
4&6
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
13x20
Sayfa Sayısı:
72
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2024
Çeviren:
Eray Karakoç
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Orijinal Adı:
The Republic of the Future; or. Socialism a
Reality
Kategori:
indirimli
87,50
Havale/EFT ile:
84,88
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199224236
610485
https://www.simurgkitabevi.com/gelecegin-cumhuriyeti-ya-da-sosyalizm-gercegi-2024
Geleceğin Cumhuriyeti ya da Sosyalizm Gerçeği - 2024 #smrgKİTABEVİ
87.50
“Ne bir anne olan ne de evi çekip çeviren” bir kadının erkeğin gözünde değeri nedir?
Kadın, erkekle her anlamda eşit olduğunda, bu iki cins birbirine arkadaşlıktan başka ne his besleyebilir?
Acaba o kutsal dediğimiz “annelik” bir pranga mıdır kadınlar için?
Belirgin farkların olmadığı bir dünyada yaşamaya değer bir şey var mıdır?
Bu sorular eşliğinde ilerleyen “Geleceğin Cumhuriyeti” adlı ilk dönem feminist ütopya, birinci feminist dalganın aslında günümüze ait temalara ne denli derinlemesine indiğinin göstergesidir. Anna Bowman Dodd (1858 – 1929), ilk dönem feministlerinin muhafazakar duruşlu figürü olarak literatürde kendine yer bulmaktadır.
1887 yılında yayımlanan bu kısa distopik hikaye ile 2050 yılında New York'ta bir sosyalist dünyanın sorgulamasını yapan Dodd, aşırı eşitlikçi bir feminizmi de sorgulamaya alır. Bu anlamda sorgulamaları bazı noktalarda dindar bir karşı çıkıştan ziyade, liberal bir feminizmi andırır.
Fihrist olarak, “feminist ütopyalar” dizisinin temel amacı feminist yazının kökenlerine inip bu denli zengin literatürdeki farklı sesleri ortaya çıkarmaktı. Türkçeye ilk defa kazandırdığımız bu eserler ile düşünce zenginliğine katkıda bulunduğumuzu hissetmek, bizim en büyük mutluluğumuz. İyi okumalar dileriz. - Ömer Alkan
Kadın, erkekle her anlamda eşit olduğunda, bu iki cins birbirine arkadaşlıktan başka ne his besleyebilir?
Acaba o kutsal dediğimiz “annelik” bir pranga mıdır kadınlar için?
Belirgin farkların olmadığı bir dünyada yaşamaya değer bir şey var mıdır?
Bu sorular eşliğinde ilerleyen “Geleceğin Cumhuriyeti” adlı ilk dönem feminist ütopya, birinci feminist dalganın aslında günümüze ait temalara ne denli derinlemesine indiğinin göstergesidir. Anna Bowman Dodd (1858 – 1929), ilk dönem feministlerinin muhafazakar duruşlu figürü olarak literatürde kendine yer bulmaktadır.
1887 yılında yayımlanan bu kısa distopik hikaye ile 2050 yılında New York'ta bir sosyalist dünyanın sorgulamasını yapan Dodd, aşırı eşitlikçi bir feminizmi de sorgulamaya alır. Bu anlamda sorgulamaları bazı noktalarda dindar bir karşı çıkıştan ziyade, liberal bir feminizmi andırır.
Fihrist olarak, “feminist ütopyalar” dizisinin temel amacı feminist yazının kökenlerine inip bu denli zengin literatürdeki farklı sesleri ortaya çıkarmaktı. Türkçeye ilk defa kazandırdığımız bu eserler ile düşünce zenginliğine katkıda bulunduğumuzu hissetmek, bizim en büyük mutluluğumuz. İyi okumalar dileriz. - Ömer Alkan
“Ne bir anne olan ne de evi çekip çeviren” bir kadının erkeğin gözünde değeri nedir?
Kadın, erkekle her anlamda eşit olduğunda, bu iki cins birbirine arkadaşlıktan başka ne his besleyebilir?
Acaba o kutsal dediğimiz “annelik” bir pranga mıdır kadınlar için?
Belirgin farkların olmadığı bir dünyada yaşamaya değer bir şey var mıdır?
Bu sorular eşliğinde ilerleyen “Geleceğin Cumhuriyeti” adlı ilk dönem feminist ütopya, birinci feminist dalganın aslında günümüze ait temalara ne denli derinlemesine indiğinin göstergesidir. Anna Bowman Dodd (1858 – 1929), ilk dönem feministlerinin muhafazakar duruşlu figürü olarak literatürde kendine yer bulmaktadır.
1887 yılında yayımlanan bu kısa distopik hikaye ile 2050 yılında New York'ta bir sosyalist dünyanın sorgulamasını yapan Dodd, aşırı eşitlikçi bir feminizmi de sorgulamaya alır. Bu anlamda sorgulamaları bazı noktalarda dindar bir karşı çıkıştan ziyade, liberal bir feminizmi andırır.
Fihrist olarak, “feminist ütopyalar” dizisinin temel amacı feminist yazının kökenlerine inip bu denli zengin literatürdeki farklı sesleri ortaya çıkarmaktı. Türkçeye ilk defa kazandırdığımız bu eserler ile düşünce zenginliğine katkıda bulunduğumuzu hissetmek, bizim en büyük mutluluğumuz. İyi okumalar dileriz. - Ömer Alkan
Kadın, erkekle her anlamda eşit olduğunda, bu iki cins birbirine arkadaşlıktan başka ne his besleyebilir?
Acaba o kutsal dediğimiz “annelik” bir pranga mıdır kadınlar için?
Belirgin farkların olmadığı bir dünyada yaşamaya değer bir şey var mıdır?
Bu sorular eşliğinde ilerleyen “Geleceğin Cumhuriyeti” adlı ilk dönem feminist ütopya, birinci feminist dalganın aslında günümüze ait temalara ne denli derinlemesine indiğinin göstergesidir. Anna Bowman Dodd (1858 – 1929), ilk dönem feministlerinin muhafazakar duruşlu figürü olarak literatürde kendine yer bulmaktadır.
1887 yılında yayımlanan bu kısa distopik hikaye ile 2050 yılında New York'ta bir sosyalist dünyanın sorgulamasını yapan Dodd, aşırı eşitlikçi bir feminizmi de sorgulamaya alır. Bu anlamda sorgulamaları bazı noktalarda dindar bir karşı çıkıştan ziyade, liberal bir feminizmi andırır.
Fihrist olarak, “feminist ütopyalar” dizisinin temel amacı feminist yazının kökenlerine inip bu denli zengin literatürdeki farklı sesleri ortaya çıkarmaktı. Türkçeye ilk defa kazandırdığımız bu eserler ile düşünce zenginliğine katkıda bulunduğumuzu hissetmek, bizim en büyük mutluluğumuz. İyi okumalar dileriz. - Ömer Alkan
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.