Bu kitabı neden yazdığıma gelince; mesleğe başlayacağım ilk gün ki korkularım, taptaze anılarımdadır. Sudan çıkmış bir balık gibiydim gerçekten. Ne yapacağımı nasıl davranacağımı, öğrencilerimle ve köylülerle nasıl iletişim kuracağımı bilmiyordum. Henüz 17 yaşında bile değildim. Ama çocuk değil, “büyük olduğuma” önce kendim inanmalı ve özgüvenimi kazanmalıydım.
İlk görev yerim olan Taşköprü ilçesine bağlı: Çakırçay Köyünde çok şey öğrendim... O yıllar benim “çıraklık” yıllarımda. Hamdım...
Hanönü Nahiyesinde, rahmetli Cihat Arıkan ağabeyimden “pembe dizileri” değil, anlamlı, hayatı anlatan kitapları okumayı öğrendim.
Kornapa Köyünde yine merhum: Kemal Göktürk ağabeyimden; kendimi kadın gibi değil de erkeklere denk görerek yılmamayı, haklı olduğum konularda susmamayı, gerçeklerden korkmamayı öğrendim. Pişmeye çalıştım.
Bursa ve Sinop illerindeki çalışmalarımda da değerli arkadaşlarımdan, hatta öğrencilerimden bile pek çok şeyler öğrenmeye devam ettim. 30 yıl hizmetten sonra emekli oldum. Övünmek gibi olması iyi bir öğretmendim...
Çok güzel öğrenciler yetiştirdim. Öğrencilerim üzerinde iz bırakmış olmalıyım ki, ilk öğretmenlik yaptığım: Çakırçay köyündeki öğrencim: Fatma Derelioğlu'ndan son görev yerim olan Sinop Cumhuriyet İlkokulundaki öğrencilerim: Ertan Karaoğlu, İrem Derici, Volkan Akdemir, Nazlı... Reyhan... Seher... Çetin... saymakla bitmeyen öğrencilerimle hala bir arkadaş, bir dost, bir anne gibi aranıyor ve dertleşebiliyor, sırlarımızı paylaşabiliyorsak...
Yaş 63... Ben hala pişmeye devam ediyor yeni yeni şeyler öğreniyor, öğrendiklerimi sevdiklerimle paylaşıyorum.
Siz sevgili “Okurlarım, Öğrencilerim, Genç Öğretmenlerim” sizleri de çok seviyorum. Deneyimlerimi roman tadında sizlerle paylaşmak istedim.
Sağlıklı, başarılı, huzurlu, mutlu, sevgi dolu günler yaşamınızı diliyor, saygılarımı sunuyorum.
Bu kitabı neden yazdığıma gelince; mesleğe başlayacağım ilk gün ki korkularım, taptaze anılarımdadır. Sudan çıkmış bir balık gibiydim gerçekten. Ne yapacağımı nasıl davranacağımı, öğrencilerimle ve köylülerle nasıl iletişim kuracağımı bilmiyordum. Henüz 17 yaşında bile değildim. Ama çocuk değil, “büyük olduğuma” önce kendim inanmalı ve özgüvenimi kazanmalıydım.
İlk görev yerim olan Taşköprü ilçesine bağlı: Çakırçay Köyünde çok şey öğrendim... O yıllar benim “çıraklık” yıllarımda. Hamdım...
Hanönü Nahiyesinde, rahmetli Cihat Arıkan ağabeyimden “pembe dizileri” değil, anlamlı, hayatı anlatan kitapları okumayı öğrendim.
Kornapa Köyünde yine merhum: Kemal Göktürk ağabeyimden; kendimi kadın gibi değil de erkeklere denk görerek yılmamayı, haklı olduğum konularda susmamayı, gerçeklerden korkmamayı öğrendim. Pişmeye çalıştım.
Bursa ve Sinop illerindeki çalışmalarımda da değerli arkadaşlarımdan, hatta öğrencilerimden bile pek çok şeyler öğrenmeye devam ettim. 30 yıl hizmetten sonra emekli oldum. Övünmek gibi olması iyi bir öğretmendim...
Çok güzel öğrenciler yetiştirdim. Öğrencilerim üzerinde iz bırakmış olmalıyım ki, ilk öğretmenlik yaptığım: Çakırçay köyündeki öğrencim: Fatma Derelioğlu'ndan son görev yerim olan Sinop Cumhuriyet İlkokulundaki öğrencilerim: Ertan Karaoğlu, İrem Derici, Volkan Akdemir, Nazlı... Reyhan... Seher... Çetin... saymakla bitmeyen öğrencilerimle hala bir arkadaş, bir dost, bir anne gibi aranıyor ve dertleşebiliyor, sırlarımızı paylaşabiliyorsak...
Yaş 63... Ben hala pişmeye devam ediyor yeni yeni şeyler öğreniyor, öğrendiklerimi sevdiklerimle paylaşıyorum.
Siz sevgili “Okurlarım, Öğrencilerim, Genç Öğretmenlerim” sizleri de çok seviyorum. Deneyimlerimi roman tadında sizlerle paylaşmak istedim.
Sağlıklı, başarılı, huzurlu, mutlu, sevgi dolu günler yaşamınızı diliyor, saygılarımı sunuyorum.