Profesör Dr. Volkan: “ölüm kayıpların en somut ve en acı olanıdır. Ölüme karşı verdiğimiz tepkilerimizde farkında olmaksızın, geçmişimizdeki yarım kalmış, dayatılmış ya da aceleye gelmiş ayrılıklarımızın bilinçaltımızdaki kalıntılarını da bir arada yaşarız. Yas tutma, sadece ölüme karşı verilen bir yanıt değildir. Yas tutma herhangi bir yitim ya da değişikliğe verdiğimiz psikolojik yanıt ve iç dünyamızla gerçeklik arasında uyum sağlayabilmemiz için yaptığımız uzlaşmalardır,” diyor. Dr. Vamık Volkan, “her birey kendine özgü, farklı hız ve yoğunlukta yas tutar. Komplike olmamış yasın gidişatı bir yıldan iki yıla kadar sürmektedir. Yas işini yapabilme yetisi gelişimsel öykümüze bağlıdır. Doğduğumuz andan itibaren bir şeyleri geride bırakarak büyürüz. Bebek sütünü bardaktan içebilmek için annesinin memesini bırakmayı kabullenir. Yürümeye başladığında ise kucakta taşınmanın güvenliğini kaybeder. Tüm bu geçişler güvenli bir ortamda gerçekleşmiş ise çocuk iyi gelişir ve yas tutmak için sağlıklı psikolojik modele sahip bir yetişkin olma olasılığı artar. Dolayısıyla sağlıklı ayrılıklar da birbirinin üzerine inşa edilir. Eğer, ayrılıklar sağlıklı gerçekleşmemiş ise, yas işi daha yavaş seyreder,” diyor.
Böyle durumlarda kitaplar kadar çevrenin desteği de büyük önem taşıyor. Yakın ve uzak çevremiz yaşama devam etmemizi sağlıyor, acımızı unutturmasa ve azaltmasa da dayanılır hale getiriyor. Bu yüzden duygularımızı daha iyi tahlil etmek ve adımlarımızı doğru yönde atabilmek için “Gidenin Ardından” gibi kitaplar okurken bize destek olmak, acımızı paylaşmak isteyenlere de fırsat vermeyi unutmamalıyız. İnsan hiçbir acıyı kendi başına taşıyamaz çünkü.
Profesör Dr. Volkan: “ölüm kayıpların en somut ve en acı olanıdır. Ölüme karşı verdiğimiz tepkilerimizde farkında olmaksızın, geçmişimizdeki yarım kalmış, dayatılmış ya da aceleye gelmiş ayrılıklarımızın bilinçaltımızdaki kalıntılarını da bir arada yaşarız. Yas tutma, sadece ölüme karşı verilen bir yanıt değildir. Yas tutma herhangi bir yitim ya da değişikliğe verdiğimiz psikolojik yanıt ve iç dünyamızla gerçeklik arasında uyum sağlayabilmemiz için yaptığımız uzlaşmalardır,” diyor. Dr. Vamık Volkan, “her birey kendine özgü, farklı hız ve yoğunlukta yas tutar. Komplike olmamış yasın gidişatı bir yıldan iki yıla kadar sürmektedir. Yas işini yapabilme yetisi gelişimsel öykümüze bağlıdır. Doğduğumuz andan itibaren bir şeyleri geride bırakarak büyürüz. Bebek sütünü bardaktan içebilmek için annesinin memesini bırakmayı kabullenir. Yürümeye başladığında ise kucakta taşınmanın güvenliğini kaybeder. Tüm bu geçişler güvenli bir ortamda gerçekleşmiş ise çocuk iyi gelişir ve yas tutmak için sağlıklı psikolojik modele sahip bir yetişkin olma olasılığı artar. Dolayısıyla sağlıklı ayrılıklar da birbirinin üzerine inşa edilir. Eğer, ayrılıklar sağlıklı gerçekleşmemiş ise, yas işi daha yavaş seyreder,” diyor.
Böyle durumlarda kitaplar kadar çevrenin desteği de büyük önem taşıyor. Yakın ve uzak çevremiz yaşama devam etmemizi sağlıyor, acımızı unutturmasa ve azaltmasa da dayanılır hale getiriyor. Bu yüzden duygularımızı daha iyi tahlil etmek ve adımlarımızı doğru yönde atabilmek için “Gidenin Ardından” gibi kitaplar okurken bize destek olmak, acımızı paylaşmak isteyenlere de fırsat vermeyi unutmamalıyız. İnsan hiçbir acıyı kendi başına taşıyamaz çünkü.