'Sabir'in eserlerindeki yürek ağrıları vatanımız için yanan bir oğlun feryadıdır. Ben onun, tepeden tırnağa kadar yanan ruhunu ve mücadelesini alkışlıyorum.' Bahtiyar Vahapzade
Son dönem Azerbaycan edebiyatının önde gelen isimlerinden Sabir Rüstemhanlı, Göktanrı'da Türklerin İslamiyet öncesi 'tek tanrı inancı' arayışlarını ve yaşadıkları tarihi süreci destanlaştırarak anlatıyor. Oğuz Han'ın doğuşu etrafında gelişen tarihte, tüm Türk boylarının izini sürüyor ve Türklerin gittikleri tüm coğrafyalarda oluşturdukları medeniyeti ortaya çıkarıyor. Göktanrı, kendi alanında bir ilk eser ve bir başyapıt. Hem bir Türk mitolojisi, hem bir Türk tarihi, hem de modern döneme göndermeleriyle incelikli bir eser.
"Aradan binlerce yıl geçti. Sözün dilimizde, kanın damarlarımızda, gücün ruhumuzda... Yaşıyoruz! Senin açtığın yollar bir daha kapanmadı. O yollar her zaman senin soydaşlarının, kanını ve ruhunu taşıyan büyük milletinindir. Gün çıkanda Çin'in yoketmek ve eritmek politikası içinde, güneyde uydurma 'ari' hilekarlığının dolaplarında, gün batanda ruh hırsızlarıyla yumruk - yumruğa vuruştun... Biz dünyayı kurduk, ancak dünya bizi bırakmıyor... Bin yıldır ruhumuzu çalmaktan, bizi öldürmekten yorulmuyor dünya... Biz de tükenmiyoruz, tükenmeyeceğiz! Yeniden ver bize o birlik ruhunu. Geri ver bize o gökten gelen 'tanrısallığımızı'! Neredesin 'tanrı'nın büyükelçisi?"
'Sabir'in eserlerindeki yürek ağrıları vatanımız için yanan bir oğlun feryadıdır. Ben onun, tepeden tırnağa kadar yanan ruhunu ve mücadelesini alkışlıyorum.' Bahtiyar Vahapzade
Son dönem Azerbaycan edebiyatının önde gelen isimlerinden Sabir Rüstemhanlı, Göktanrı'da Türklerin İslamiyet öncesi 'tek tanrı inancı' arayışlarını ve yaşadıkları tarihi süreci destanlaştırarak anlatıyor. Oğuz Han'ın doğuşu etrafında gelişen tarihte, tüm Türk boylarının izini sürüyor ve Türklerin gittikleri tüm coğrafyalarda oluşturdukları medeniyeti ortaya çıkarıyor. Göktanrı, kendi alanında bir ilk eser ve bir başyapıt. Hem bir Türk mitolojisi, hem bir Türk tarihi, hem de modern döneme göndermeleriyle incelikli bir eser.
"Aradan binlerce yıl geçti. Sözün dilimizde, kanın damarlarımızda, gücün ruhumuzda... Yaşıyoruz! Senin açtığın yollar bir daha kapanmadı. O yollar her zaman senin soydaşlarının, kanını ve ruhunu taşıyan büyük milletinindir. Gün çıkanda Çin'in yoketmek ve eritmek politikası içinde, güneyde uydurma 'ari' hilekarlığının dolaplarında, gün batanda ruh hırsızlarıyla yumruk - yumruğa vuruştun... Biz dünyayı kurduk, ancak dünya bizi bırakmıyor... Bin yıldır ruhumuzu çalmaktan, bizi öldürmekten yorulmuyor dünya... Biz de tükenmiyoruz, tükenmeyeceğiz! Yeniden ver bize o birlik ruhunu. Geri ver bize o gökten gelen 'tanrısallığımızı'! Neredesin 'tanrı'nın büyükelçisi?"