Ama aslında “topluma karşı” bir insan demek doğru değil Lucas için; çünkü toplum onun referans noktası ya da muhatabı değil, toplumun dışında biri o. Yeniyetmeliğinde başkalarının varlığından kuşku duyarken, giderek kendi varlığından, yaşıyor olmasından, toplumdaki yerinden kuşku duyar yazar. Suçtaki mükerrer ısrarı, bir isyanın sonucu değil, kendi varlığının farkına varmasını sağlayan irkilmelerdir yalnızca; yaşayan bir Beckett kahramanıdır adeta. Tüm bunların ardında ise, çocukluktan yetişkinliğe geçerken içindeki sıcaklığı yitiren, yalnızlığını büyüten “bir insan” vardır.
Bir “kahraman haydut” mitolojisi ya da hapishane edebiyatı değil Suerte. Art arda işlediği “suçlar”ın ya da yaptığı soygunların bir önemi yok Lucas'ın gözünde, bir otel odasının ya da bir hapishane hücresinin tavanına gözlerini dikip hayatı temaşa etmektir başlıca uğraşı; yanı başında ya da zihninde ise Emmanuel Levinas'ın eseri... Kendi hayatına, yaşadıklarına mesafeyle bakan, dolayısıyla her türlü mitolojiden uzak bir anlatım ve dil kullanan has bir yazar kırşımızdaki. Ve başlangıçta Fransa'da tüm yayımcıların reddettiği bu romanın yazarı, bugün Dostoyevski'yle, Beckett'le ve filozof Levinas'la karşılaştırılıyor.
Dibe vurmuş ümitsizliklerle en yürekten sevinçleri kaynaştıran bir eser Suerte. Ve, herkesin ihtiyacı var buna, Suerte amigos... (Arka Kapak'tan)
Ama aslında “topluma karşı” bir insan demek doğru değil Lucas için; çünkü toplum onun referans noktası ya da muhatabı değil, toplumun dışında biri o. Yeniyetmeliğinde başkalarının varlığından kuşku duyarken, giderek kendi varlığından, yaşıyor olmasından, toplumdaki yerinden kuşku duyar yazar. Suçtaki mükerrer ısrarı, bir isyanın sonucu değil, kendi varlığının farkına varmasını sağlayan irkilmelerdir yalnızca; yaşayan bir Beckett kahramanıdır adeta. Tüm bunların ardında ise, çocukluktan yetişkinliğe geçerken içindeki sıcaklığı yitiren, yalnızlığını büyüten “bir insan” vardır.
Bir “kahraman haydut” mitolojisi ya da hapishane edebiyatı değil Suerte. Art arda işlediği “suçlar”ın ya da yaptığı soygunların bir önemi yok Lucas'ın gözünde, bir otel odasının ya da bir hapishane hücresinin tavanına gözlerini dikip hayatı temaşa etmektir başlıca uğraşı; yanı başında ya da zihninde ise Emmanuel Levinas'ın eseri... Kendi hayatına, yaşadıklarına mesafeyle bakan, dolayısıyla her türlü mitolojiden uzak bir anlatım ve dil kullanan has bir yazar kırşımızdaki. Ve başlangıçta Fransa'da tüm yayımcıların reddettiği bu romanın yazarı, bugün Dostoyevski'yle, Beckett'le ve filozof Levinas'la karşılaştırılıyor.
Dibe vurmuş ümitsizliklerle en yürekten sevinçleri kaynaştıran bir eser Suerte. Ve, herkesin ihtiyacı var buna, Suerte amigos... (Arka Kapak'tan)