Bu canlı ve kışkırtıcı kitapta, Richard Davenport-Hines, on yedinci yüzyıldan günümüze dek gotiğin tarihinin izlerini sürüyor. Gotiğin Vezüv'ün 1631'de püskürmesiyle doğduğu söylenebilir. Bu öyle güçlü bir doğa olayıydı ki yeni bir kır manzarası yaratmış ve Salvator Rosa'nın ıssız ve vahşi sahnelerine esin kaynağı oluşturmuştu. Uçurumları, harabe kaleleri, karanlık mağaraları ve çarpık ağaçlarıyla Rosa'nın resimleri bu tarzın ilk görsel ve yaratıcı çerçevesini oluşturdu. Rosa'nın etkisiyle William Kent, İngiltere'deki Kensington Sarayı arazisine diktiği kuru ağaçlarla ilk gotik bahçeyi yarattı.
Kaleler ve kale tarzında inşa edilen kır evleri, gotik imgelemin gerçek yaşamda, resimlerde ve gotik öykülerde ortaya çıkan diğer unsurlarını oluşturur. Bu yerler genellikle korku ve endişe mekânlarıdır ve cinayet, cinsel yozlaşma, aykırılık, delilik, çöküş ve yıkım hikâyelerinden esinlendiği kadar bu edebiyatı esinlemiştir de.
Resim, mimari, bahçecilik, edebiyat, fotoğraf, sinema, müzik, giysi tasarımı; hangi biçimde üretilmiş olursa olsun, gotik, abartı ve aşırılık demektir. Edebi alıntılar ve anekdotlarla bezenmiş bu ifşa edici tarih, ele aldığı türler ve dönemler (Lord Byron, Francisco Goya, Edgar Allan Poe, Jackson Pollock, David Lynch ve The Cure) boyunca gezinirken, "arzuları, barbarlığı, kaprisi, adi terörü ve bayağı yaşamı çarpıtması ve cezalandırması" ile hâlâ süren şaşkınlığımızı irdeliyor. (Arka kapaktan)